21 Nisan 2014 Pazartesi

Biz Burada Kalıcıyız - 16 Nisan 2014

Avusturya Türk toplumu ne kadar Avusturyalı?
Avusturya-Linz 
Yerel toplumla ne kadar bütünleşmiştir?
Avusturya toplumunu diğer Avrupa toplumlarından ayıran özellikler var mıdır?
Yabancıların toplumla kaynaşmasının önünde engeller var mıdır?
Göçmenlikten yurttaşlığa geçişte neden önemli bir unsurdur?
Tam ve etkili yurttaşlar yetiştirmek için Avusturya ve Avrupa’da yaşayan göçmen kökenlilerin okul öncesinden yüksek lisansa kadar nasıl bir eğitim stratejisi olmalı?
 
Dr. Selçuk Hergüvenç 
Yukarı Avusturya Eyalet Eğitim Bakanlığı Yabancılar-Göçmenler Eğitim Danışmanı, Yukarı Avusturya Eğitim Fakültesi öğretim görevlisi (Interkültürel Eğitim), 
Halk Yüksek Okulu - İnterkültürel Eğitim Enstitüsü yöneticisi

Mehrivan Şimşek 
Eğitim Fakültesi Mezunu - İlkokul Öğretmeni,
Halk Yüksek Okulu - İnterkültürel Eğitim Enstitüsü Projeler yönetmeni

Banu Çiftçi,
Johannes Kepler Üniversitesi
Sosyoloji Fakültesi son sınıf öğrencisi
               
Elif Yılmaz 
Halk Yüksek Okulu-
İnterkültürel Eğitim Enstitüsü
Okul öncesi eğitimi sorumlusu

Süre: 50'27"
    16 Nisan 2014 tarihinde gerçekleştirdiğimiz ''Biz Burada Kalıcıyız'' programında bu hafta Avusturya Türk toplumu ve genel çerçevede Avusturya toplumunu ele aldık. Bu hafta konuklarımız arasında  Dr. Selçuk  Hergüvenç, Mehrivan Şimşek, Elif Yılmaz ve Rıdvan Karabaş yer aldı..
Sohbetin önemli kısımlarını ve detaylarını sizler için derledik;

Dr.Selçuk HERGÜVENÇ:
'' İnterkültürel Enstitüsü  1977 - 1978 senelerinden beri göçmenlerin eğitim sorunlarıyla, eğitim meseleleriyle ilgilenen bir kuruluştur. Bu konuda Avusturya'da ilk çalışan grup bizim grubumuz olmuştur. Çalışma olarak dört eğitim bölümünde çalışmaktayız. Okul öncesi eğitim bizler için önemli bir yer kaplamaktadır. 2000 senesinden beri okul öncesi eğitim ile alakalı üç çeşit eğitim projesi yapmaktayız. Bunun haricinde İlkokul,Ortaokul gibi okullarda dil teşvik eğitimi, ev ödevlerine yardım, eğitim yönünde teşvik faaliyetlerini uygulamaktayız. Bunun yanında annelere babalara verilen eğitimde göze çarpmaktadır. En önemli proje annelerin Almanca eğitimi için düzenlediğimiz ''Anneler Almanca Öğreniyor'' adlı kurslar ve kurslarda çocukların annelerine babalarına elimizden geldiği kadar Almanca eğitimini aktarmaktır.  Enstitümüzde annelere babalara yönelik  bilgi verici seminerler düzenlenmektedir. Bu saydığım faaliyetler enstitümüz sayesinde gerçekleştirilmektedir. Enstitü olarak sadece göçmen Türkleri değil  bütün yabancıları kapsamaktayız. Bunun haricinde dille alakalı çalışan başka kuruluşlarda bulunmaktadır. En önemli hedeflerimizden biri çocukların sadece ortaokul okuyup yetinmeleri değil, lise ve yüksek öğrenim eğitimlerini almalarıdır. Avusturya eğitim sistemi bizim Türk eğitim sistemine benzememektedir. Avusturya'da eğitim önce anne- babanın elindedir.  Bana göre;  Avusturya eğitim sistemini yeterince tanımıyoruz. Çocukların gideceği okullar hakında oluşan bilgisizlik yüzünden çocuklar yanlış okullara yönlendiriliyor. Bu yüzden çocukların başarıları da fazla olamıyor.''

Mehrivan ŞİMŞEK:

''Beş yıl önce eğitim fakültesinden mezun oldum ve mezun olduktan sonra İnterkültürel Enstitüsünde görev almaya başladım. Enstitüde amacımız farklı dallara ulaşmak (ana okulundan aile eğitimine kadar.) Özellikle çocuklar ilkokula başlarken dil sorunu görülüyor. Ana okulunda yeterince dil seviyesine ulaşamıyorlar. Anne ve  babaların çocuklarına  üç yaşına kadar kendi ana dilini öğretmesi gerekir. Ana dil oturduktan sonra ikinci dile başlamak gerekir. Tam tersi olunca çocuklar yarım dilli oluyor ne Almancayı tam olarak biliyorlar ne de Türkçeyi. Enstitüde ana okullarında önce çocukların kendi ana dillerini geliştiriyoruz hem de Almanca dilini geliştirmeye çalışıyoruz. Avusturya, Türkler konusunda yeterince açık değildir. Avusturya toplumunun pek bir desteği olmuyor.''

Elif YILMAZ:

''  Ana dil gerçek anlamda önemlidir. Çocuklarımız ve gençlerimiz başka dilleri öğrenmeden önce ana dillerini tamamıyla öğrenmeleri gerekir. Özellikle 0-3 yaş arası çocukları sadece bir dilde eğitmek önemlidir. Bu yüzden anne ve babalara çok fazla görev düşmektedir. Çocuk 3 yaşında ana dilinde kendini ifade edebildikten sonra ana okullarında rahatlıkla 3 yıl boyunca dil öğrenme şansları bulunmaktadır. Anaokulunda çocuklarımız 3 yaşından 6 yaşına kadar ikinci dil öğrenme fırsatını elde ediyorlar. Anne ve babanın eğitim seviyesi yüksekse çocuğunu dil ve eğitim konusunda destekleyebilir.''

Rıdvan KARABAŞ: 

'' Aslen Avusturya doğumluyum. 1995  yılında eğitimime Türkiye'de devam ettim. 1995 yılından sonra üniversite hayatına başladım fakat daha sonra bırakmak zorunda kaldım. Benim ailem birinci kuşak olarak Avusturya'da yer almaktadır. Benim zamanımda bu tarz şeyler pek görülmüyordu. Avusturya'daki eğitim sistemini yakından tanımamız gerekiyor. Birinci kuşak aileler çocuklarını Avusturya'da eğitime pek yöneltmediler çünkü düşünceleri burada kalıcı olmak değildi. Çocuklarının da Avusturya'da kalıcı olabileceklerini pek düşünmüyorlardı o dönemde. Artık global bir dünya üzerinde yaşıyoruz. Ekonomik kriz ve ekonomik nedenler birçok ülkede baş göstermeye başladı. Avusturya'da çalışma hakkı olmayan, eğitim hakkı olmayan birçok ülke vatandaşı rahat bir şekilde buraya gelebiliyor. Bu etkenler suç oranlarının artmasına sebep oluyor. Türklerde özellikle yabancı göçmen grubunun içerisinde en çok sevilen grup diyemeyiz maalesef. Belki bu biraz tarihimizden kaynaklanıyor. Herhangi bir göçmenin yaptığı negatif bir olayda nedense genelde Türkler ön plana çıkartılıyor. ''

Derleyen: Ekin Hazal Doğruyusever 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder