12 Mart 2014 Çarşamba

Biz burada kalıcıyız - 12 Mart 2014

Programı canlı dinlemek için CANLI linkine tıklayın; radyodan dinleyemediyseniz sayfaya daha sonra eklenecek yayını dinleyin linkini tıklayın

Tam yurttaşlık için Almanya Türk toplumunun eğitim stratejisi ne olmalı?
Almanya Türk toplumunun genel eğitimlilik düzeyi, eğitime ilişkin sorunları neler?
Almanya Türk toplumunun Almanya’nın tam katılımlı, her hakkını kullanabilen gerçek yurttaşları olabilmesi için nasıl bireyler yetiştirmesi gerekiyor?
Türk toplumu geleceğine yani çocukları ve gençliğinin eğitimine nasıl yaklaşmalı?
Almanya’da tam yurttaşlık için göçmen kökenlilerin eğitim açısından birlikte hareket etme zorunluluğu var mı?
Toplumun tüm kesimleri birlikte bir strateji uygulayabilir mi?
Böyle bir strateji olsaydı ana unsurları neler olurdu?

Tayfun Keltek
Kuzey Ren Vestfalya Uyum Meclisleri Birliği Başkanı 

Mete Atay
Almanya Türk Öğretmenler Federasyonu Onursal Başkanı

Dr. Can Ünver
Göç Araştırmacısı
Program Danışmanı

Doç. Dr. Murat Erdoğan
Hacettepe Üniversitesi
Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdür

süre: 48'
Yayından:
12 Mart 2014 tarihinde gerçekleştirdiğimiz programda geçen hafta işlediğimiz gibi Almanya'daki eğitim konusu detaylı bir şekilde ele alındı. Biz Burada Kalıcıyız'da bu hafta Almanya Türk toplumunun genel eğitimlilik düzeyi, eğitime ilişkin sorunları neler? Almanya Türk toplumunun Almanya’nın tam katılımlı, her hakkını kullanabilen gerçek yurttaşları olabilmesi için nasıl bireyler yetiştirmesi gerekiyor? Toplumun tüm kesimleri birlikte bir strateji uygulayabilir mi? gibi birçok soru cevabını bulmaya çalıştı. Programımızın konukları arasında Göç araştırmacısı-Program Danışmanımız Dr. Can ÜNVER,  Kuzey Ren Vestfalya Uyum Meclisleri Birliği Başkanı Tayfun KELTEK, Almanya Türk Öğretmenler Federasyonu Onursal Başkanı Mete ATAY ve Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdür'ü Doç. Dr. Murat ERDOĞAN yer aldı. Telefon bağlantısı ile yayınımıza bağlanan Tayfun Keltek, Almanya'daki eğitim sorununda hatanın direkt olarak sistemin kendisi olduğunu, göçmenlerin ise artık Almanyalı oldukları gerçeğini kabul etmesi gerektiğini belirtti. Dr. Can Ünver ise, eğitimin bir bütün olarak düşünülmesi gerektiğini ,sadece eğitim politikasının düzeltilmesiyle sorunların çözülemeyeceğini, olaya daha kapsamlı bakılması gerektiğini vurguladı. Bu konuda benzer düşüncelere sahip olan Mete Atay, eğer kararlı bir şekilde eğitim sorunu üzerinde durulur ve köklü çözümler getirilir, konunun ciddiyeti herkes tarafından kavranırsa bu sorunlarında çözülebileceğine olan inancını ortaya koydu. Son olarak sözü devralan Doç. Dr. Murat Erdoğan ise; göçmen çocuklarının eğitim konusunda yaşadıkları en önemli sorunun anadil konusu olduğunu, anaokuluna başlama yaşının biraz daha erkene çekilmesi durumunda bu sorunun da çözülebileceğini vurguladı.

Tayfun KELTEK ( Kuzey Ren Vestfalya Uyum Meclisleri Birliği Başkanı)
''Yerleşik toplumdaki eğitimle göçmen olan toplum arasında verilen eğitimde büyük farklılıklar bulunmaktadır. Göçmen kökenli çocukların bir artısı var o da iki dil sahibi olarak büyüyorlar. Almanya'daki en büyük sorun çocuğun var olan yeteneğinin dikkate alınmadan suni olarak tepeden inme dil öğretilmeye çalışılmasıdır. Almanya düzen toplumudur. Bana göre Almanya'da eğitimdeki hata sistemin tam olarak kendisindedir. Göçmen kökenli çalışanlardaki istek Alman toplumundan daha ileridedir. Benim bulunduğum eyalette olumlu gelişmeler yaşanıyor. Almanya'daki eğitim sistemini ne yazık ki istediğimiz biçimde değiştirme imkanımız yok ama mutlaka  göçmen Türk halkının ilgilerinin Almanya'ya yönelik desteklenmesi gerektiğini düşünmekteyim. Göçmenlerinde artık Almanyalı olduklarını kabul etmeleri gerekir bu sorunun çözümünde büyük bir rol oynayacaktır.''

Dr.Can ÜNVER (Göç Araştırmacısı-Program Danışmanı)
''Eğitim bir bütün olarak düşünülmelidir ve Almanya'da göçmenlerin biraz da olsa üniversite fetişizminden vazgeçmesi gerekir. Türkiye'de üniversiteden mezun olup işsiz kalan çok kişi var. Bu yüzden çocuklar yeteneklerine göre tercih yapmalıdır. Göçmen kökenlinin kırılgan bir konumu vardır. İlgisine yeteneğine ve niteliğine göre seçimlerini yapmalılardır. Almanya'daki göçmen Türklerimiz çocuklarının eğitimiyle yakından ilgileniyor. Bütüncül bir yaklaşımla ele almadığımız sürece sorunlar kökünden çözülemez. Sadece eğitim politikasını düzeltmekle iş çözülmez, yabancılarla ilgili sorunlarında çözülmesi gerekir. Almanya'da bütüncül stratejiye ulaşmak için Türk Örgütlerinin çalışmaya başlaması gerekir. ''

Mete ATAY (Almanya Türk Öğretmenler Federasyonu Onursal Başkanı)

'' Almanya'da 80'li yıllarda eğitimle ilgili çok büyük kampanyalar başlamıştı. 80'li yıllar öncesinde Türk aileleri çocuklarını anaokuluna yollamıyorlardı fakat yapılan kampanyalar sonrası bu sorun çözüldü. Burada asıl demek istediğim; bir sorunun üzerinde durulduğunda, istekli olunduğunda ve konuyla alakalı kampanyalar yapıldığında bunun gibi birtakım sorunların çözülebildiğidir.  Şimdilerde Almanya'da eğitimle alakalı olarak  görülmekte olan üç sorun göze çarpmaktadır.. Bunlar sırasıyla; Alman eğitiminde öğrenim gören Türk çocuklarının başarısızlıkları, meslek eğitimi ve anadil konusu...Eğer kararlı bir şekilde bu sorunlar üzerinde durulur ve köklü çözümler getirilir, konunun ciddiyeti herkes tarafından kavranırsa bu sorunlarında çözülebileceğine inanıyorum. Bir okulda öğrenciler başarısızsa bu sadece öğrencinin başarısızlığı değildir bu eğitimin, sistemin, toplumun, ailenin kısacası birçok şeyin başarısızlığıdır. Bunun çözümü eğitimin köklü bir reforma gitmesiyle çözülebilir. Almanya üzerinde o kadar çok araştırma yapıldı ki artık yapılması gereken bu bulunan bulgulardan çözüm yoluna gitmektir. Siyasilerin göçmen hakkında bakış açıları değişmeli, planlı programlı çalışılmalı, çifte vatandaşlığın getirilmesi, göçmenlere yönelik onları da kapsayıcı bir eğitim sistemi oluşturulmalıdır. Alman eğitim sisteminin göçmen ailelere her şeyden önce güven vermesi gerekiyor. Almanya'daki vatandaşlarımızın aileleri için söylenen  ''eğitime destek olmuyorlar, çocuklarına yardımcı olmuyorlar'' sözüne kesinlikle katılmıyorum. Türkiye'de bir söz vardır hepimiz biliriz '' Ben ceketimi satar yine de çocuğumu okuturum'' aynı bu sözdeki gibi Türk ailelerimiz çocuklarının eğitimi söz konusuysa her şeyi yapmaya hazırlarSözümün başında da belirttiğim gibi okul öncesi eğitim Almanya'da nasıl çözüldüyse, günümüzde  bir ucundan değil, konunun bir bütün olarak ele alınmasıyla çözüme kavuşturulabilir.''

Doç.Dr Murat ERDOĞAN (Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdür'ü )

'' Çocukların ana dil eğitimi sıkça tartışılan konular arasındadır. Yapılan bir araştırmaya göre; Fransa'da yaşayan Türklerin Fransızcasının Almanya'da yaşayan Türklerin Almancasından daha iyi olduğu ortaya çıkmıştır. Bununda basit bir sebebi var; anaokulu sistemi Fransa'da çok daha erken yaşta başlıyor.( Yaklaşık olarak 2- 2buçuk yaşlarında) Almanya'da ise bu yaş dört yaşa kadar çıkabiliyor. Bu durumda sürekli Almanya'da tartışılan konulardan bir tanesidir. Anaokulu eğitimi erken başlayabilirse çocukların o ülkenin  dilini öğrenebilme oranında doğal olarak artış gösterir. Yaşanılan ülkenin belirli bir sistemi ve oturmuş bir yapısı vardır. İkinci bir konuda herkes üniversiteye gitmek zorunda değildir. Almanya'da meslek okullarının büyük bir işlevselliği var. Alman eğitim sisteminin özelliklerinde elitist olması, sadece Almanya'da değil diğer Avrupa ülkelerinde de gözlenmektedir. Türkiye'de sosyal geçişkenlik çok yüksek olduğu için herkesin üniversiteye gitme imkanı ve bir meslek sahibi olma imkanı gerçekleşebiliyor. Almanya'da İngiltere'de Fransa'da eğitimin çok daha elitist bir sistem içeresinde geliştiğini görüyoruz. Ailelerimiz için iki farklı yaklaşım var. Birincisi gerçekten göçmen olma hissiyle hareket eden, daha çok para kazanmaya odaklanan yapıları var. İkinci olarak da ailelerde eğitim konusunda ayrımcılığa uğradıkları düşüncesi vardır. Bu ciddi bir sorundur ve Alman Hükümetinin bir an evvel bu konuyla ilgili çalışmalarını sürdürmesi gerekir. Yurtdışında yaşayan ailelerin/öğrencilerin elinde birçok imkan olmasına rağmen diploma alan öğrenci sayısı çok azdır yani okulu bırakan çok sayıda Türk göçmen vardır. Ciddi bir biçimde çocuklarımız okulu terk ediyor. Bu konuda toplumun ve ailelerin bilgilendirilmesi gerekir.''


                                                            Derleyen: Ekin Hazal Doğruyusever





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder