19 Mart 2014 Çarşamba

Biz burada kalıcıyız - 19 Mart 2014

Tam yurttaşlık için Belçika Türk toplumunun eğitim stratejisi ne olmalı?
Belçika Türk toplumunun genel eğitimlilik düzeyi, eğitime ilişkin sorunları neler?
Belçika Türk toplumunun Belçika’nın tam katılımlı, her hakkını kullanabilen gerçek yurttaşları olabilmesi için nasıl bireyler yetiştirmesi gerekiyor?
Türk toplumu geleceğine yani çocukları ve gençliğinin eğitimine nasıl yaklaşıyor?
Belçika’da tam yurttaşlık için göçmen kökenlilerin eğitim açısından izlemesi gereken strateji nedir?
Öznur Özçelik / Belçika - Brüksel
Eğitimci

Sinan ADA
T.C. Brüksel Büyükelçiliği 
Eğitim Müşaviri

Dr. Can Ünver

Göç Araştırmacısı
Program Danışmanı


süre: 49'13"

Yayından:


19 Mart 2014 tarihinde gerçekleştirdiğimiz ''Biz Burada Kalıcıyız'' programında her hafta olduğu gibi önemli konulara değinildi. Bu hafta Belçika Türk toplumunun genel eğitimlilik düzeyi, eğitime ilişkin sorunları Belçika Türk toplumunun Belçika'nın tam katılımlı, her hakkını kullanabilen gerçek yurttaşları olabilmesi için nasıl bireyler yetiştirmesi gerektiği, Türk toplumu geleceğine yani çocukları ve gençliğinin eğitimine nasıl yaklaştığı, Belçika’da tam yurttaşlık için göçmen kökenlilerin eğitim açısından izlemesi gereken stratejiler konularımız arasındaydı. Programımıza konuk olarak Göç araştırmacısı ve aynı zamanda program danışmanımız Dr. Can ÜNVER , Belçika - Brüksel'de bulunan eğitimci  Öznur ÖZÇELİK ve T.C. Brüksel Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri Sinan ADA konuk oldu. Telefon bağlantısıyla yayınımıza bağlanan Öznur Özçelik, Belçika'nın yapısının karışık olması, federal olması nedeniyle üç ayrı dil konuşulduğunu bu yaşanan karışıklığında eğitime yansıdığını dile getirdi. Program danışmanımız ve Göç araştırmacısı Dr. Can Ünver ise bu konuda Belçika'da Türk sivil kuruluşlarının koordineli bir girişim hazırlaması gerektiğini, Belçika’daki Türk toplumunun kurumsal senkronizasyonla olumlu gelişmeler kaydedebileceğini sözlerinin arasına ekledi. Son olarak sözü alan Sinan Ada ise; Öznur Özçelik'le benzer bir düşüncede göçmen çocukların eğitimdeki başarısızlığının nedenini eğitim dilini anlayamamalarından, dil sorunundan kaynaklı olduğunu vurguladı.

 Öznur ÖZÇELİK (Eğitimci)
'' Belçika'nın yapısının karışık olması nedeniyle Belçika'da üç ayrı dil konuşulmaktadır. Bu da  doğal olarak eğitim sistemine yansımaktadır.  Aslına bakılırsa, Belçika'daki eğitim sorunları ana okulunda başlıyor. Türk ailelerin Türkçeye verdiği önem azalır gibi oldu, çocuklarını artık çok fazla Türk okullarına göndermiyorlar. Türkçeye azalan ilgi gerçekten üzücü bir durum. Göçmen çocuklar okul çerçevesinde Türkçe eğitim alamıyorlar. Göçmen aileleri bilgilendirmek ve öz güvenlerini arttırmak lazım. Belçika'da ön yargıların çok olması da göçmenleri zorluyor. Eğitim açısından bir strateji geliştirecek olursak ilk önce aileleri sistemle alakalı olarak bilgilendirmeliyiz. Çocuklarının başarabileceklerine inanmaları gerekiyor. Belçika'daki öğretmenlerin ön yargısı da çocukları için eğitimi sekteye uğratıyor.  Yabancı ülkedeki insanlar işçi çocuğu ne kadar başarılı olabilir diyerekten birçok konuya gerekli önemi vermiyor. Gönlümüz Türkiye'de olsa bile biz Belçika'da kalıcıyız. Hayatımıza bu konunun her türlü altını çizerek, önemseyerek devam etmemiz gerekiyor.  Türk Sivil toplum örgütleri ve politikacılar bir araya gelemiyor. Ortak bir noktada herkes birleşebilirse olumlu gelişmeler olacak. Belçikalıların bizi daha yakından tanıması için dilimizi, kültürümüzü onlara daha yakından tanıtmak gerekir. Artık politikacılarında sivil toplumlarla birlikte ortak çözümler arayacağını düşünüyorum.''

Dr. Can ÜNVER (Göç Araştırmacısı, Program Danışmanı)
'' 1964 yılından itibaren Belçika'ya kömür ocaklarında madenlerde çalışmak üzere gelen Türklerin büyük bir çoğunluğu ilkokul mezunuydu. Fakat bugün Belçika'da yaşayan ebeveynlere çocuklarınızın nasıl, ne okumasını istiyorsunuz diye sorulduğunda %80'i  yüksek okul, üniversite tahsili yapsın diyor. Aslında zihinsel ve niyet olarak iyiye gidiş var. Meseleye Türkiye'den bakınca iki öncelimiz karşımıza çıkıyor. İlki, Türkiye'yle bağların koparılmaması,(bunun için dil çok önemli) diğeri ise orada yaşayan vatandaşlarımızın yaşadıkları ülkede mümkün olduğunca saygın bir konumda yaşamlarını sürdürebilecek bir gelire sahip, iyi eğitim görmüş bir topluluk halinde yaşamalarını görmek...Bu bizim önceliklerimizdir. Belçika diğer ülkelere nazaran daha liberal bir tavır içerisindedir. Eğitim konusunda değilse bile birçok konuda böyledir. Belçika'da Türk sivil kuruluşlarının koordineli bir girişim hazırlaması gerekiyor. Belçika'daki Türk toplumunun kurumsal senkronizasyonla olumlu gelişmeler kaydedeceğini düşünüyorum.''

Sinan ADA (T.C. Brüksel Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri)
'' Önceki yıllarda yapılan araştırmalarda Türk toplumunun ve göçmenlerin Belçika toplumuna göre eğitim düzeyinde aşağı olduğunu biliyoruz. Bir çocuk dünyaya geldiğinde ilk iş olarak ana dilini öğreniyor. Belçika'daki göçmen Türk çocukları tam anlamıyla Türkçeyi öğrenemiyor. Belçika on iki yıl zorunlu eğitim vermektedir. (Toplam altı yaşından on sekiz yaşına kadar.) İlk altı yıldan yani ilkokuldan sonra yönlendirme yapılmaktadır. Bunlar genel eğitim, teknik eğitim ve mesleki eğitimdir. Türk çocuklarımız ise genelde meslek eğitimine başvuruyor. Göçmen çocukların eğitimdeki başarısızlığının nedeni eğitim dilini anlayamamalarından ve dil sorunundan kaynaklıdır. Sosyal politika açısından Belçika'da işsizlik parası mevcuttur. %30 civarında Türk göçmen bundan faydalanıyor. Bu durumda çocuklarımıza kötü bir örnek teşkil etmektedir. Önce çocuklarımıza hedef koymak gerekiyor. Meslek tanıtım günleri düzenlemek hedeflerimiz arasında. Çocuklarımız hedeflerini bulduğu zaman daha da iyi yerlere geleceğimize inanıyorum.''

Derleyen: Ekin Hazal Doğruyusever

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder