Almanya’da bir Türkçe kompozisyon
yarışması
ve Türkçe öğretmeni yetiştirme konusunda sıkıntılar
Hamburg Üniversitesi’nin Türkçe Öğretmenliği bölümü
kapatılıyor mu?
Türkçe öğretmenliği bölümüne ilgi ve ihtiyaç yok mu?
Almanya anadili Türkçe olan öğrencilere Türkçe öğretimi
konusuna nasıl bakıyor?
Anadil olarak Türkçenin öğretilmesindeki sıkıntılar neler?
Sivil Toplum kuruluşları konuya nasıl bakıyor?
Birsen Çelik
Hamburg
Türk kadınları Derneği Başkanı
Bilge Yörenç
Öğretmen
Hamburg Türk Öğretmenler Derneği Başkanı
Yasemin İmancı
Kompozisyon Yarışması Birincisi
Lüneburg Üniversitesi, ögretmenlik bölümü öğrencisi
İlknur Çavuşlu
Kompozisyon Yarışması İkincisi
EczacıYasemin İmancı ödülünü alırken |
İlknur Çavuşlu ödülünü alırken |
Süre: 50'40"
Yayından:
Birsen Çelik
“Hamburg Türk Kadınları Kültür Derneği 1982 yılında kurulmuş, kamu yararına çalışmalar yapan bir dernektir. Üyelerimiz ve yönetim kurulu bayanlardan ibarettir; ama çalışmalarımızı tüm aileye yapmaktayız. Bunların arasında çok önem verdiğimiz kompozisyon yarışmasının geçen hafta pazar günü yedinci kez ödül törenini yaptık. Gençlerimize yönelttiğimiz konu ‘devlet benim için ne ifade ediyor?’ idi. İkincisi, küçük yaş grubuna ‘doğa ile insan bütünlüğü için bize düşen görevler nelerdir?’ dedik. Katılım beklentilerimizin altındaydı; fakat biz dernek olarak bu yarışmaya çok önem veriyoruz. Şunun bilincindeyiz: Türkçemiz, gurbette olsak da bizim vazgeçilmezimizdir. Türkçe yoksa gençliğimiz, yaşamamız, geleceğimiz, kültürümüz yoktur. Kültürümüzün yarınlara taşınması, Almanya’da öz benliğimizi korumak ve yaşamak için anadilimiz bir mecburiyettir.
Yedi yıldır her yıl bu aylarda ödül töreni yapılıyor. Jüri kurulumuzda birçok değerli Türkologlarımız var. Başkonsolosluktan eğitim ataşemiz var. Gelenek haline geldi ve gerçekten de güzel, kalabalık bir ödül töreniydi.
Gençler kendi ana dillerinde yazmaya çekiniyorlar. Dile hâkim olmadıklarını düşünüyorlar. Teke tek gençlerle görüşüp ikna etmek gerekir. Buradaki sivil toplum kuruluşlarını, öğretmenlerimizi aydınlarımızı bu konuda ikna etmemiz gerekiyor. Türkçenin önemini anlatabilmemiz gerekiyor.
Artık burada doğup büyümüş gençlerimizin birinci dili Almanca oluyor. Orada kendilerini daha güzel, daha rahat ifade edebiliyorlar. Ama Türkçenin önemini vurgulamak gerekiyor, anlatmak gerekiyor kendilerine.
7 yıldır kompozisyonları topluyoruz dosya halinde ve bir kitapçık oluşturmayı düşünüyoruz.
Gençlerimize şunu söylemek istiyorum: Hiçbir şeyden korkmadan, her şeyi sorgulayarak yaşamlarına devam etsinler. Özellikle kendi kültürlerini, kendi prensiplerini koruyarak yaşamasını öğrensinler.”
Yasemin İmancı
“19 yaşındayım. Doğma büyüme Hamburgluyum. Almanya’da okudum. Ana dilim Türkçe; ama Almanca derslerini göre göre Almancayı daha iyi şekilde konuştuğuma inanıyorum. Türkçeyi de unutmamak için kendi kendime mücadele verip geliştirmeye çalışıyorum.
Kitap okuyarak Türkçemi geliştirmeye çalışıyorum. Aile içinde zaten Türkçe konuşuyoruz.”
İlknur Çavuşlu
“1990 doğumluyum. Almanya’da büyüdüm, yetiştim. Lise mezunuyum. Burada yetiştim; ama Türkçe konusunda ana dilimiz olarak elimizden geleni yapmaya çalışıyorum öğretmenlerimizin de sayesinde. Aile arasında Türkçe dilini her zaman kullanmaya çalışıyoruz. Almanya’da büyüdüğümüz için, Almanca ön planda olduğu için Türkçeye daha değer vermek zorundayız.
Türkçe konuşma ve yazma üzerine eğitim gördüm. Çok kısa bir süreçti. Ama evde ve kendi arkadaşlarımın arasında hep Türkçe konuştum. Dili konuşmazsak çok çabuk unutuluyor. Bu nedenle konuşmak lazım, bir şeyler yazmak lazım.”
Bilge Yörenç
Üçüncü ve dördüncü nesil gençlerimizin bu kadar güzel, akıcı bir Türkçe ile çok ağır bir konuya değinmiş olmaları onların ne kadar başarılı ne kadar güzel bir şekilde iki dili kullandıklarını gösteriyor. O yüzden hepsini tekrar tebrik ediyorum.
“19 yaşındayım. Doğma büyüme Hamburgluyum. Almanya’da okudum. Ana dilim Türkçe; ama Almanca derslerini göre göre Almancayı daha iyi şekilde konuştuğuma inanıyorum. Türkçeyi de unutmamak için kendi kendime mücadele verip geliştirmeye çalışıyorum.
Kitap okuyarak Türkçemi geliştirmeye çalışıyorum. Aile içinde zaten Türkçe konuşuyoruz.”
İlknur Çavuşlu
“1990 doğumluyum. Almanya’da büyüdüm, yetiştim. Lise mezunuyum. Burada yetiştim; ama Türkçe konusunda ana dilimiz olarak elimizden geleni yapmaya çalışıyorum öğretmenlerimizin de sayesinde. Aile arasında Türkçe dilini her zaman kullanmaya çalışıyoruz. Almanya’da büyüdüğümüz için, Almanca ön planda olduğu için Türkçeye daha değer vermek zorundayız.
Türkçe konuşma ve yazma üzerine eğitim gördüm. Çok kısa bir süreçti. Ama evde ve kendi arkadaşlarımın arasında hep Türkçe konuştum. Dili konuşmazsak çok çabuk unutuluyor. Bu nedenle konuşmak lazım, bir şeyler yazmak lazım.”
Bilge Yörenç
Üçüncü ve dördüncü nesil gençlerimizin bu kadar güzel, akıcı bir Türkçe ile çok ağır bir konuya değinmiş olmaları onların ne kadar başarılı ne kadar güzel bir şekilde iki dili kullandıklarını gösteriyor. O yüzden hepsini tekrar tebrik ediyorum.
2014 Ekim ayından itibaren Hamburg Üniversitesi Türkçe Öğretmenlik Bölümüne artık öğrenci alınmayacak. Böyle bir karar aldığınızda ve böyle bir adım attığınızda demek oluyor ki bir sene içinde bu bölüm kapatılmak isteniyor. Kapatılmanın tek gerekçesi olarak bizlere söylenen: ‘Maddi yönden sorunlarımız var, bu bölüm çok küçük bir bölüm olduğu için öğrencilerimiz az. Bu bölümün ayakta durabilmesi için kapasitemiz yetişmiyor’. Fakat sivil toplum örgütleri olarak biz, bunları gerekçe olarak görmüyoruz. Çünkü Türkçe bölümü gibi Hamburg Üniversitesinde birçok küçük bölüm var. O bölümler ayakta durabiliyorsa büyük çabalar göstererek bu bölümü de ayakta tutmak mümkündür, diye düşünüyoruz.
Hamburg’da 15 bin Türk kökenli öğrencimiz var. Bu 15 bin öğrenci evde Türkçe konuştuğunu söylüyor. 413 tane okul, 16 bin öğretmen ve sadece 51 tane Türkçe öğretmeni var. 15 bin öğrenciye 51 öğretmenin ders vermesi ne kadar kısıtlı bir olay, bunu siz de takdir edersiniz.
Aslına bakarsanız tüm uyum konseptlerinde ana dilin teşviki ve çok dillilik vurgulanıyor. Fakat uygulamaya baktığınızda ‘öğretmenimiz yok, bu bölüm çok küçük bir bölüm diye kapatıyoruz’ diye bir tavır takınıyorlar.
Biz her zaman ana dilin başka dilleri öğrenmede bir baz olduğunu savunuyoruz. Ana dilini iyi bilmeyen bir çocuk, Almancayı da iyi öğrenemez. Ana dilin önemi hala Almanya’da maalesef göz önünde bulundurulan veya kabul edilmiş bir şey değil. Kâğıt üzerinde kaldığı sürece ne biz gençlerimize iyi bir ana dil eğitimi sunabiliriz ne böyle bir kısıtlamayla ana dil eğitiminin genişletilmesini sağlayabiliriz.
Türkçeleri prestij dili kabul edilmediği için çocuklarımız maalesef ‘kaybedenler sırasına’ geçmek zorunda kalıyorlar.
Bütün sivil toplum örgütlerini bir araya gelip Türkçeye sahip çıkmaya davet ediyorum.
Ailelerden istediğim, lütfen Türkçeye önem versinler. Sadece evde Türkçe konuşmakla olmaz bir dili yazarak öğrenebilirsiniz ve gelecek nesillere aktarabilirsiniz. Okul yönetimine karşı aile olarak çok güçlüler. 15 aile bir araya geldiğinde bir okulda Türkçe öğretmen atanmasını sağlayabilir.
27 Haziran saat 17.00’de Hamburg Üniversitesi Dammtor bölümündeki büyük binasının önünde toplanacağız. Tüm Türklerden Türkçeye bir saat ayırmalarını ve Türkçeye sahip çıkmalarını istiyorum. Herkesi, tüm Hamburgluları, Türkçeyi sevenleri orada görmektir arzumuz. ’’
Derleyen: Zeynep Gözde Kozlu
Hamburg’da 15 bin Türk kökenli öğrencimiz var. Bu 15 bin öğrenci evde Türkçe konuştuğunu söylüyor. 413 tane okul, 16 bin öğretmen ve sadece 51 tane Türkçe öğretmeni var. 15 bin öğrenciye 51 öğretmenin ders vermesi ne kadar kısıtlı bir olay, bunu siz de takdir edersiniz.
Aslına bakarsanız tüm uyum konseptlerinde ana dilin teşviki ve çok dillilik vurgulanıyor. Fakat uygulamaya baktığınızda ‘öğretmenimiz yok, bu bölüm çok küçük bir bölüm diye kapatıyoruz’ diye bir tavır takınıyorlar.
Biz her zaman ana dilin başka dilleri öğrenmede bir baz olduğunu savunuyoruz. Ana dilini iyi bilmeyen bir çocuk, Almancayı da iyi öğrenemez. Ana dilin önemi hala Almanya’da maalesef göz önünde bulundurulan veya kabul edilmiş bir şey değil. Kâğıt üzerinde kaldığı sürece ne biz gençlerimize iyi bir ana dil eğitimi sunabiliriz ne böyle bir kısıtlamayla ana dil eğitiminin genişletilmesini sağlayabiliriz.
Türkçeleri prestij dili kabul edilmediği için çocuklarımız maalesef ‘kaybedenler sırasına’ geçmek zorunda kalıyorlar.
Bütün sivil toplum örgütlerini bir araya gelip Türkçeye sahip çıkmaya davet ediyorum.
Ailelerden istediğim, lütfen Türkçeye önem versinler. Sadece evde Türkçe konuşmakla olmaz bir dili yazarak öğrenebilirsiniz ve gelecek nesillere aktarabilirsiniz. Okul yönetimine karşı aile olarak çok güçlüler. 15 aile bir araya geldiğinde bir okulda Türkçe öğretmen atanmasını sağlayabilir.
27 Haziran saat 17.00’de Hamburg Üniversitesi Dammtor bölümündeki büyük binasının önünde toplanacağız. Tüm Türklerden Türkçeye bir saat ayırmalarını ve Türkçeye sahip çıkmalarını istiyorum. Herkesi, tüm Hamburgluları, Türkçeyi sevenleri orada görmektir arzumuz. ’’
Derleyen: Zeynep Gözde Kozlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder