Özellikle Ortadoğu, Rusya ve Türk Cumhuriyetlerinde yoğunlaşan geçici işgücü göçünün Avrupa'ya işgücü göçünden farklılıkları.
İşgücü göçü nasıl başladı?
İşgücü göçü nasıl başladı?
Göçün başladığı dönemde Türkiye’de kent ve kırsal yapı
Göçü özendiren faktörler
Süreç nasıl gelişti?
Göç alan ülkeler
ile Dönemin Türkiye’si arasındaki farklılıklar
Göç alan ülkeler
arasındaki farklılıklar
Göç sürecinde en önemli ihtiyaçlar ve sıkıntılar nelerdi?
Bugünkü durum nedir?
Bugünkü sıkıntılar ve gelişimin yönü?
Fuat Boztepe
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Yurtdışı İşçi Hizmetleri Uzmanı
Dr. Can Ünver
Göç Araştırmacısı
Program DanışmanıSüre: 50'15"
Yayından:
Fuat Boztepe:
“1973 yılında bir petrol krizi var. O dönemde birdenbire Ortadoğu
ülkeleri yani toprağın altında petrolü olan ülkeler zenginleşmeye başlıyorlar;
ama Avrupa kısa bir dönem de olsa bir ekonomik buhran geçiriyor ve yabancı
işgücü alımını durduruyorlar. Bu işgücü alımı Avrupa’da duruyor ama diğer
ülkelere gidişler başlıyor. Yalnız Avrupa’ya Avrupa’daki işverenlerin yanına
çalışmaya gidilirken Ortadoğu ülkelerinde bizim Türk müteahhitler o ülkelerin
kalkınmasında ihale başlıyorlar. Öncelikle inşaat sektöründe ihale alınmaya
başlanıyor; yollar, köprüler, binalar, hastaneler, spor salonları yapılıyor.
70’li yılların başından itibaren önce Libya ile başlayan, sonra Körfez
ülkelerine doğru bir akım başlıyor ve müteahhitlerimiz, inşaat şirketlerimiz ve
işçilerimiz o ülkelere gitmeye başlıyorlar.
Bir bütün olarak, ihale alarak gidiliyor. Bu tür işgücü göçüne aileler
katılmıyor. Avrupa’daki işgücü göçüne eşler ve çocuklar da katıldılar ve o
ülkelerde kalıcı oldular. Oysa bu işgücü göçü kısa dönem, gidip çalışılıp
dönülüyor.
Çalışma koşulları hatta insanların kabul edilmesi açısından Avustralya,
Kanada, ABD gibi ülkelerde koşullar Avrupa’dan belki daha da iyiydi. Avustralya
elinde mesleği olan insanlara öncelik tanıyordu. Duvarcı ustası, elektrikçi,
terzi, berber gibi elinde zanaatı olan insanları seçerek alıyorlardı. Bugün
tipik göçmen ülkesi dediğimiz ABD, Avustralya, Kanada’nın yaptığı uygulamaları
Avrupa henüz 2000’lerin ortasından itibaren yapmaya başladı.
1972’den 2014’e kadarki süreçte Türk müteahhitlik firmalarının
yurtdışında aldıkları ihaleler, Libya’dan başlayarak Türk Cumhuriyetleri ve
Rusya Federasyonu dâhil, 284 milyar dolarlık ihalelerdir. Çok büyük bir rakam
ve dünyada şu anda bizim yurtdışı müteahhitlik firmalarımız sadece Çinlilerle
rakip; diğer ülkeler rakibi bile değil bizim firmalarımızın.
Türkiye, iş hukuku ve özellikle sosyal sigortacılık açısından şu anda
Avrupa ülkelerinden daha fazla imkânlar sağlayan bir ülke konumunda. Batı
Avrupa nüfusunun yaşlanmasının da getirdiği, emekli sayısının artmasının da
getirdiği bir davranış şekli geliştiriyor ve sosyal hakları kısıtlamaya
başladılar. Ortadoğu ülkelerinde bunlar baştan zaten yok. Türkiye onlarla
karşılaştırıldığında çok iyi konumda.
Ortadoğu şu anda, herkesin medyadan izleyebildiği kadarıyla,
vatandaşlarımız açısından çok cazip değil. O nedenle de şu anda daha çok Rusya
Federasyonu, Türkmenistan, Kazakistan, Azerbaycan gibi ülkeler, alınan
ihalelerle vatandaşlarımızın işgücü göçü bakımından yöneldikleri ülkelerdir.
Yurtdışında şu anda (yuvarlak rakamlarla söylüyorum) 6 milyon Türk var.
Bu küçümsenecek bir rakam değil. Bir başka olay, şu an Türkiye’de yurtdışında
çalışıp geri dönen toplamda 4 milyon insanımız var. Bu demografik yapıyı etkilediği gibi sosyal
yapıyı da etkiliyor.”
Dr. Can Ünver
“Avustralya,
ABD, Kanada ve İngiltere’den söz edersek, bu ülkelere de Türkiye’den göç oldu
ama bu işgücü göçü şeklinde düşünülemeyecek bir göç hareketiydi. ABD ve Kanada,
İkinci Dünya Savaşından sonra okuma ya da meslek icrası amacıyla gidilen
ülkeler olmuştur. Avustralya bir anlaşma
çerçevesinde olmuştur, Avustralya’nın kendi yasası kendi konumu itibariyle
göçmen kabul etmesi nedeniyle oraya gidenler geçici olmaktan ziyade daha
başlangıçtan orada kalıcı olmayı içlerine sindirerek giden insanlar. İngiltere
Türkiye’den hiçbir zaman resmen işçi almadı. Fakat misafir işçilik sistemini ilk
getiren İngiltere’dir aslında.”
Derleyen:
Zeynep Gözde Kozlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder