25 Haziran 2014 Çarşamba

Biz burada kalıcıyız - 25 Haziran 2014

Almanya'da çifte vatandaşlığa ilişkin yasa tasarısı Birlik hukukuna aykırı

Potsdam Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Andreas Zimmermann, Almanya'da yabancı kökenlilere çifte vatandaşlık hakkı verilmesini öngören yasa tasarısının, anayasanın eşitlik ilkesi açısından çelişkili ve Avrupa Birliği (AB) hukukuna aykırı olduğunu söyledi.
Yasa tasarısıyla ilgili olarak Almanya Türk Toplumu’nun görüşleri
Almanya Türk Toplumu çatı örgütü olarak çifte vatandaşlık konusunda ne gibi çalışmalar yapıyor?
İktidar ortaklarının Çifte vatandaşlık politikası
Çifte vatandaşlık uygulamasında hukuki sorunlar
Almanya Türk toplumu açısından çifte vatandaşlıkla ilgili acil sorunlar
Almanya Türk toplumunun Almanya’nın kalıcı yurttaşları olması için izlenmesi gereken politikalar

Safter Çınar
Almanya Türk Toplumu Eş Başkanı

Avukat Memet Kılıç
Eski Birlik 90/Yeşiller Partisi Federal Milletvekili, 
Göç Politikaları Sözcüsü 

Dr. Can Ünver
Göç Araştırmacısı
Program Danışmanı

Süre: 50'53"

Yayından:

Safter Çınar

“2000 yılında Almanya’da bir yasa değişikliği oldu. Almanya topraklarında doğan ve anne babası Alman vatandaşı olmayan çocuklar belli koşulları anne baba yerine getiriyorsa aynı zamanda Alman vatandaşı olarak doğuyordu. Yani anne ve babanın T.C. vatandaşı olduğunu düşünelim, bu çocuk Türk ve Alman vatandaşı olarak doğuyor; ancak şu anda yürürlükte olan yasaya göre 18 ila 22 yaş arasında bu iki vatandaşlıktan bir tanesini seçmek zorunda. Eğer Alman vatandaşlığını seçmeyi ifade ediyorsa T.C. vatandaşlığından çıktığına dair belge getirecek. Eğer T.C. vatandaşlığını tercih ettiğini beyan ediyorsa Alman vatandaşlığı düşmüş oluyor. Eğer kişi hiçbir beyanda bulunmazsa yani Alman Bakanlığı kişinin iradesinin ne olduğunu bilmiyorsa otomatik olarak Alman vatandaşlığı düşmüş oluyor. Şu ana kadar olan yasa bu şekilde. Hükümetin getirdiği taslak diyor ki bu durumdaki bir çocuk aşağıdaki üç şarttan birini yerine getiriyorsa çifte vatandaşlığı devam ettirebilir. Bu üç şart alternatif yani üçünden bir tanesi olacak. Bir: Sekiz yıl Almanya’da oturmuş olmak. İki: Altı yıl Almanya’da okula gitmiş olmak. Üç: Almanya’da bir okul veya meslek diploması almış olmak. Bu şartlardan birini yerine getiriyorsa seçim zorululuğu ortadan kalkıyor, yaşam boyu çifte vatandaş kalıyor.

Biz baştan beri bu opsiyon olayını yanlış buluyorduk. Böyle bir şeyi de başka hiçbir ülkede bilmiyorum. Biz Almanya’da doğan için de vatandaşlığa geçen için de çifte vatandaşlığı savunuyoruz.

Bu yasa taslağı eskisine göre tabii ileriye bir adım. Fakat gene doğumla çifte vatandaş olanları gruplara ayırıyor. “Sen okul bitirmişsin sen iyi çifte vatandaşsın sen kal. Sen okul bitirememişsin çifte vatandaş olamazsın.” Biz bu ayrımcılığa karşıyız.

Almanya’da Hıristiyan Demokratlar ile Sosyal Demokratların koalisyon görüşmeleri sürerken Alman Sosyal Demokrat Başkanı (şimdi de Başbakan vekili) Gabriel dedi ki opsiyon modelinin kalkması bizim kırmızı çizgimizdir. Böyle kesin bir söz verilmesiydi belki eleştirimiz daha yumuşak olurdu. Madem öyle bir söz veriyorsunuz o zaman tutacaksınız.

Her ülkenin koşulları farklı. Bazı ülkelerden gelenler o üllkenin vatandaşlığını kaybederse önemli zarara uğruyor. Türkiye için böyle bir şey söz konusu değil. Mavi kartı aldığı zaman seçme seçilme hakkı dışında bütün hakları kullanabiliyor. Yani T.C. vatandaşlarının maddi bir kaybı yok. Ama insanlar psikolojik ve duygusal olarak öbür vatandaşlığı da taşımak istiyorlar. Bu da çok haklı bir istem.

Almanya’daki tartışma tamamen ideolojik ve Avrupa merkezli çünkü getirilen değişiklikte Avrupa Birliği ülkesinin bir vatandaşı hiçbir koşulu yerine getirmek zorunda değil. Yani bu seçme zorunluluğu ya da belli şartlarda seçme zorunluluğuna girmemek Avrupa Birliği dışından gelenlere uygulanıyor. Bu da ayrı bir ayrımcılık.

Avrupa’daki ülkelerden on iki tanesi Avrupa Birliği dışındaki vatandaşların da çifte vatandaşlığını tanıyor.

Zimmermann verdiği raporda Avrupa hukukuna aykırılığı da söylüyor. Çocuk diyelim ki anne babası Türk, Almanya’da doğduğu için Türk ve Alman vatandaşı olarak doğdu yani Alman vatandaşlığı dolayısıyla Avrupa Birliği vatandaşı. Bu durumda anne babanın çocukla birlikte başka bir Avrupa ülkesine gidip yaşama hakkı var. Zimmermann diyor ki bu çocuğun Alman vatandaşlığını elinden aldığınız an Avrupa’dan doğan hakları ölmüş oluyor. Bu Avrupa hukukuna aykırı diyor.

Almanya’da şöyle bir yaklaşım var: Vatandaşlık uyum sürecinin taçlandırılmasıdır. Halbuki ABD, Kanada, Avustralya gibi bu konuya daha çağdaş bakan ülkeler diyorlar ki vatandaşlık mümkün mertebe çabuk ve kolay verilmelidir ki kişi bu yeni geldiği toplumda kendini kabul edilmiş hissetsin ve topluma daha çabuk, daha iyi adapte olsun.”

Avukat Memet Kılıç

“Opsiyon modeli getirildiği tarihte ciddi bir devrimdi; çünkü biz o dönemlerde hapishanelerde işlediği suçlardan dolayı sınır dışı edilmek üzere olan genç çocukları ziyaret ediyorduk. Ama Yeşiller ve Sosyal Demokratlardan oluşan bir koalisyon o dönemde belli koşullar altında anne babaları yabancı olsa dahi çocukların doğumla Alman vatandaşlığını kazanmalarını öngören bir yasa tasarısı getirdi. Zamanında bunu kalıcı kılmak istedi koalisyon; ama muhalefet direndiği için Liberallerin yardımıyla ve onların koşullarıyla bunun geçişine izin verildi ve dendi ki 23 yaşına kadar bu çocuklar bir karar vermek zorundalar, aksi takdirde Alman vatandaşlığını kaybediyorlar. Bu kayıp bir adaletsizlik getiriyor çünkü 31 Ağustos 2007 tarihinden bu yana Avrupa Birliği üyesi olan aynı koşullardaki çocuklar bu seçime maruz kalmıyorlar. Ömür boyu çifte vatandaş olarak kalabilecekler.

Bu yasal düzenlemenin bir eksik yanı da geçmişe yönelik, geçmişte vatandaşlığını kaybetmiş gençleri tekrar kazanmak için bir düzenlemesi yoktur. Ayrıca seçme mecburiyeti karşısında kalıp da Alman vatandaşlığını seçmiş olanlara sonradan opsiyonla tekrar anne babanın da vatandaşlığına dönme gibi bir hak da tanımıyor bu düzenleme. Yasa tasarısı maalesef biraz eksik kalıyor.

Almanya Türk toplumunun Almanya’nın kalıcı yurttaşları olması için hukuksal entegrasyon veya siyasal entegrasyon dediğimiz vatandaşlık bağının kurulması, insanların yaşadığı ülkenin vatandaşlığını almasının büyük yararı vardır. İkinci aşama ise eğitimdir. İyi bir eğitim almak ekonomik entegrasyonun da önünü açmaktadır.

Derleyen: Zeynep Gözde Kozlu




23 Haziran 2014 Pazartesi

Uluslararası Türkiye-Hollanda İlişkileri Sempozyumu

Hollanda’ya Türk İşgücü Göçünün 50. Yılında
Uluslararası Türkiye-Hollanda İlişkileri Sempozyumu
AMSTERDAM – HOLLANDA
24 Haziran / June 2014


Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu ve Türkevi Araştırmalar Merkezi, Türkiye, Hollanda, Almanya, Azerbaycan ve Ukrayna’dan altmışa yakın akademisyen, gazeteci, sivil toplum, düşünce ve kanaat önderlerini, Amsterdam’da gerçekleştireceği büyük organizasyonla bir araya getiriyor.

Hollanda’ya Türk işçi göçünün 50. Yılı münasebetiyle 24 Haziran’da Amsterdam Vrije Üniversitesi’nde “Hollanda’ya Türk İşgücü Göçünün 50. Yılında Uluslararası Türkiye – Hollanda İlişkileri Sempozyumu ve Karma Türk Sanatları Sergisi” organizasyonu gerçekleşecek.

2014 yılı, Türkiye ile Hollanda arasında imzalanan ilk misafir işçi anlaşmasının 50. yıldönümü. Ancak Tüırkiye – Hollanda diplomatik ilişkilerinin de 402. yıldönümü. Tıpkı 2012 yılında 400 yıllık dostluk ilişkilerinde olduğu gibi bu yıl da iki ülkenin ilgili devlet kurumları, üniversiteleri ve sivil toplum çalışanları çeşitli faaliyetler gerçekleştirecekler. Her faaliyet iki ülke ve toplum ilişkilerine kendi çapında katkıda bulunacaktır. İşte bunlardan bir tanesi de 24 Haziran 2014 tarihinde Amsterdam’da Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi ile Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu’nun ortaklaşa gerçekleştirdiği; Hollanda’ya Türk İşgücü Göçünün 50. Yılında/Türkiye-Hollanda İlişkileri Sempozyumu ve Karma Türk Sanatları Sergisi.

Amsterdam Vrije Universitesi’nde yapılacak Sempozyumda öncelikle son 50 yılda yaşanan göç ve Hollanda’daki Türkler ele alınırken, aynı zamanda 402 yıla tekabül eden Türkiye Hollanda ilişkilerinin de çeşitli yönleri irdelenecek. Sempozyum’da devamla sayıları 450 bini bulan Hollandalı Türklerin Hollanda toplumunda farklı konumları, bu kitlenin Hollanda ekonomisine ve toplumuna sunduğu hizmetler, ayrıca Türkiye ve Türk Dünyasına çeşitli yollarla sağladıkları katkılar üzerinde de durulacak.

Sempozyum’da sunulacak olan bildirilerin bazıları şöyle: “Göçün 50. Yılında Hollanda Türkiye Tarihsel İlişkilerine Genel Bakış”; “Tarih Bir Anahtar Olabilir mi? Entegrasyon ve Exchange Teorileri Bağlamında Türkiye -Hollanda  İlişkilerinin Analizi; “Göçün 50. Yılında Hollanda’da Entegrasyon ve (Dini) Özgürlük Tartışmaları Bağlamında Türkler”; “Küreselleşme, Çokkültürlülük; Göç ve Çelişkiler”; “Göç ve Kimlik Bilinci Bağlamında Hollanda’da Din Hizmetleri”; “Reform Sürecinde Avrupa’da Din Hürriyeti Mücadelesi”; “1960 Sonrası Türk-Müslüman İşçi Göçünün Entegrasyon ve Çok Kültürlülük Bağlamında Hollanda’daki Entelektüel Elitlerin Model Analizi”; “Göç ve Hollanda’da Din ve İlahiyat Eğitimi”; “Göç ve Hollanda’da Din ve İlahiyat Eğitimi”.

Programda ayrıca Cemile Didem ÖZIŞIK KAHKIA, Elif ÖZDOĞLAR, Valida PASHAYEVA, Melek ŞAHAN, Özlem USLU, Çağrı YALÇIN, Funda YEŞİLYURT ve  Hacer YILIKOĞLU’nun eserlerinden oluşan karma Türk Sanatları Sergisi de yer almakta.

T.C. HALK KÜLTÜRÜ ARAŞTIRMALARI KURUMU
INSTITUTION OF FOLKLORIC RESEARCH - TURKEY
HOLLANDA TÜRKEVİ ARAŞTIRMALAR MERKEZİ
TÜRKEVİ RESEARCH CENTRE - THE NETHERLANDS

Hollanda’ya Türk İşgücü Göçünün 50. Yılında
During the 50th Anniversary of the Turkish Labour Migration in the Netherlands
Uluslararası Türkiye-Hollanda İlişkileri Sempozyumu
International Turkey-Netherlands Relations Symposium
Ve Karma Türk Sanatları Sergisi
And Mixed Turkish Arts Exhibition

P R O G R A M
AMSTERDAM – HOLLANDA
24 Haziran / June 2014
Vrije Universiteit ; De Boelelaan 1105, 1081 HV Amsterdam

Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu 15 Mart 1955 Tarihinde Ord.Prof.Dr.Mehmet Fuat KÖPRÜLÜ, Doç.(Prof.) Dr. Orhan (AYDIN) ACIPAYAMLI, Dr.Hâmit Zübeyr KOŞAY, Prof.Abdülkadir İNAN, Ahmet Adnan SAYGUN, Mehmet Şâkir ÜLKÜTAŞIR, Prof. Suut Kemal YETKİN ve Halil Bedii YÖNETKEN tarafından, “Türk Halk Sanatlarını ve Ananelerini Tetkik Cemiyeti” adı ile kurulmuştur. Bilindiği gibi folklor, İngilizce bir sözcük olup, “folk” (halk) ve “lore” (bilim). Yani “halkbilim” demektir. Ne var ki, ülkemizde, folklor sözcüğünün, sadece halk oyunları anlamında kullanılması; bu yanlışın maalesef radyo ve televizyon kanallarında da yanlış kullanılması uzun süre canımızı sıkmıştır. Bu nedenle, 04 Şubat 2006 Tarihinde toplanan Genel Kurulumuz, Kurumumuzun adını “Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu” olarak değiştirmiştir. Önceleri HAKAK şeklinde kısaltılan adımız; genç üyelerimizin önerileriyle HKAK’a dönüştürülmüşse de ve bu kısaltma, internet adresi olarak www.halkkulturu.org olmuştur.

Türkevi Araştırmalar Merkezi (TAM), bilimsel araştırmalar yürütmek, stratejik analizler yapmak, bilim, siyaset ve medya dünyası ile kamuoyuna tarafsız ve doğru bilgiler vermek amacıyla 2004 yılında Amsterdam’da kurulmuştur. TAM, Hollanda ve Avrupa’da yaşayan Türklerin sorunlarına sürdürülebilir çözümler üretmeyi ve Avrupa değerlerinin Türkiye’de, Türk kültür ve uygarlık birikiminin Avrupa ülkelerinde tanıtılmasını amaçlayan, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine katkıda bulunmayı hedefleyen bağımsız bir araştırma ve düşünce kuruluşudur. Türkevi Araştırmalar Merkezi, bu amaçlar doğrultusunda Hollanda başta olmak üzere Avrupa’daki Türk toplumu, Türkiye-AB ilişkileri, Türk kültürü ve uygarlığı hakkında uluslararası araştırma, yayın, sempozyum ve konferans etkinliklerinde bulunmakta, kamuoyunu aydınlatacak görüşler hazırlamakta ve Türk bilim insanına araştırma desteği sağlamaktadır. Türkevi Araştırmalar Merkezi düzenli olarak aylık Amsterdam Tartışmaları programını gerçekleştirmektedir.

Birleşmiş Milletlerin istatistiklerine göre dünya çapında sayısı 200 milyonu aşan göçmen ve yerinden edilmiş insan bulunuyor. Bir taraftan küreselleşmenin diğer taraftan ülkelerin içindeki ve ülkeler arasındaki yaşam koşullarındaki eşitsizliğin büyümesi, dünya genelinde sınır aşan göçlerin büyük ölçekli hale gelmesine yol açmıştır. Sayıları milyonları bulan göçmenin yaşadıkları ülke ekonomisine ve toplumuna önemli hizmetler sunduğunu, ayrıca ülkelerine çeşitli yollarla katkı sağladıkları bir gerçektir.
2013 yılı, Türkiye ile Hollanda arasında imzalanan ilk misafir işçi anlaşmasının 50. yıldönümü. Ancak Tüırkiye – Hollanda diplomatik ilişkilerinin de 402. Yıldönümü. Tıpkı 2012 yılında 400 yıllık dostluk ilişkilerinde olduğu gibi bu yıl da iki ülkenin ilgili devlet kurumları, üniversiteleri ve sivil toplum çalışanları çeşitli faaliyetler gerçekleştirecekler. Her faaliyet iki ülke ve toplum ilişkilerine kendi çapında katkıda bulunacaktır. İşte bunlardan bir tanesi de 24 Haziran 2014 tarihinde Amsterdam’da Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi ile Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu’nun ortaklaşa gerçekleştirdiği; Hollanda’ya Türk İşgücü Göçünün 50. Yılında/Türkiye-Hollanda İlişkileri Sempozyumu ve Karma Türk Sanatları Sergisi’dir.

BİLİM KURULU / The Scientific Board
(Soyadlarına göre alfabetik sırayla)
Yrd.Doç.Dr.Zabit ACER (Türkiye)
Prof.Dr.Arif AGO (Makedonya)
Doç.Dr.Necati AKSANYAR (Türkiye)
Doç.Dr.Fedora ARNAUT (Ukrayna)
Prof.Dr.Erman ARTUN (Türkiye)
Prof.Dr.Aylin GÖRGÜN BARAN (Türkiye)
Yrd.Doç.Dr.Meral BÜYÜKYAZICI (Türkiye)
Prof.Dr.Danuta CHMIELOWSKA (Polonya)
Doç.Dr.Selçuk DUMAN (Türkiye)
Doç.Dr.Gülin ÖĞÜT EKER (Türkiye)
Prof.Dr.Mediha GÜLER (Türkiye)
Drs. Veyis GÜNGÖR (Hollanda)
Prof.Dr.İsa HABİBBEYLİ (Nahçıvan-Azerbaycan)
Prof.Dr.Yusuf HAMZAOĞLU (Makedonya)
Prof. Dr. Özcan HIDIR (Hollanda)
Prof.Dr.Nuran KAYABAŞI (Türkiye)
Dr.Arslan KARAGÜL (Hollanda)
Prof.Dr.Mehmet KIRBIYIK (Türkiye)
Prof.Dr.İrfan MORİNA (Kosova)
Doç.Dr.Naile MUSTAFAYEVA (Azerbaycan)
Prof.Dr.Celil NAGİYEV (Azerbaycan)
Prof.Dr.Özlen ÖZGEN (Türkiye)
Yrd.Doç.Dr. Serpil ORTAÇ (Türkiye)
Prof.Dr.Ali Rafet ÖZKAN (Türkiye)
Prof.Dr.Sevim PİLİÇKOVA (Makedonya)
Doç.Dr.Afaq RAMAZANOVA (Azerbaycan)
Prof.Dr.Halim SERARSLAN (Türkiye)
Yrd.Doç.Dr.Hatice TOZUN (Türkiye)
Drs. Mehmet TÜTÜNCÜ (Hollanda)
Prof.Dr.Tülay UĞUZMAN (Türkiye)
Prof.Dr.Meliha Demet ULUSOY (Türkiye)
DÜZENLEME VE YÜRÜTME KURULU / Organization Committee
Prof.Dr.İrfan Ü.NASRATTINOĞLU(Türkiye)
Drs. Veyis GÜNGÖR (Hollanda)
Dr. Salih ÜNVER (Türkiye)
Drs. Mehmet AKKOÇ (Hollanda)
Ahmet Suat ARI (Hollanda)
Metin YAZAEREL (Hollanda)
Kamil SAYGI (Hollanda)
Yalcın YAĞCI (Hollanda)
Medya partneri: HABER Gazetesi

24 Haziran 2014 / 24 June 2014

10.00 SEMPOZYUMUN AÇILIŞI / OPENING SYMPOSIUM
1. AÇILIŞ KONUŞMALARI / Opening Speech
Drs. Veyis GÜNGÖR
(Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi Başkanı / Chairman of Turkevi Research Centre - Netherlands)
Prof. Dr. İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
(T.C.Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu Genel Başkanı / Chairman of institution ofFolkroric Research – Turkey)
Ahmet YAZAL (T.C. Amsterdam Başkonsolosu / Consulate General of the Republic of Turkey in Amsterdam)
Tunahan KUZU
(Hollanda Milletvekili / Member of Parliament)
Emre ÜNVER
(Türkler için Danışma Kurulu Başkanı ve Amsterdam Belediyesi Meclis Üyesi / Chairman of IOT and Member of Amsterdam City Council)

2. Türk Halk Kültürüne Hizmet Ödülü Töreni /
Awards ceremony for service to the Turkish Folk Cuture

3. LALE KARDEŞLİGİ BELGESELİ /
Tulips Brotherhoor Documentary

11.00 I. OTURUM / SUNUŞ BİLDİRİLERİ / 1st Session PAPERS
12.30 ÖĞLE YEMEĞİ / Lunch
13.30 II.OTURUM / 2nd Session PAPERS
15.45 III.OTURUM / 3rd Session PAPERS

SALON - A
I. OTURUM / 1st Session
OTURUM BAŞKANLIĞI / Session Chairman
Prof.Dr.Nuran KAYABAŞI
Dr.Latif ÇELİK - Yrd.Doç.Dr.Zabit ACER

Drs. Mehmet TÜTÜNCÜ
“Göçün 50. Yılında Hollanda Türkiye Tarihsel İlişkilerine Genel Bakış”
“An Historical Overview of Tukey-Netherlands relations during the 50th Anniversary of migration”

Prof.Dr.Meliha Demet ULUSOY
“Tarih Bir Anahtar Olabilir mi? Entegrasyon ve Exchange Teorileri Bağlamında Türkiye -Hollanda İlişkilerinin Analizi
“Can History Be A Key? In the context of Integration and Exchange teories an analysis on
the Turkish – Dutch relations”

Prof. Dr. Özcan HIDIR
"Göçün 50. Yılında Hollanda'da Entegrasyon ve (Dini) Özgürlük Tartışmaları Bağlamında Türkler"
“In The Context of Debating Integration And Religious Freedom, Turks During the 50th Year of Migration in the Netherlands”

Prof.Dr. Aylin GÖRGÜN BARAN
“Göçün Kadınsılaşması: Hollanda Örneği”
“Effeminate of the Migration: the Dutch example”

Yrd.Doç.Dr.Nilüfer DEMİR
“Küreselleşme, Çokkültürlülük; Göç ve Çelişkiler”
“Globalization, Multiculturalism; Immigration and Contradictions”

Prof. Dr. Mustafa ÜNVER
“Göç ve Kimlik Bilinci Bağlamında Hollanda'da Din Hizmetleri"
“In The Context Of Migration and Identity Awareness; Religious Services In The Netherlands”
Prof.Dr.Ali Rafet ÖZKAN
“Reform Sürecinde Avrupa’da Din Hürriyeti Mücadelesi”
“Struggle for Religious Freedom during the Reform Process in Europe”

Doç.Dr.Necati AKSANYAR
“1960 Sonrası Türk-Müslüman İşçi Göçünün Entegrasyon ve Çok Kültürlülük Bağlamında Hollanda’daki Entelektüel Elitlerin Model Analizi”
“In the context of Post-1960 Turkish-Muslim Integration and Multiculturalism of Labor
Migration a Model Analysis of Intellectual Elite in the Netherlands”

Dr. Arslan KARAGÜL “Göç ve Hollanda’da Din ve İlahiyat Eğitimi”
“Migration and Religion and Theology Education in the Netherland

SALON - A
II. OTURUM / 2nd Session
OTURUM BAŞKANLIĞI / Session Chairman
Prof.Dr.Halim SERARSLAN
Doç.Dr.Gülin ÖĞÜT EKER - Doç.Dr.Afaq RAMAZANOVA

Doç.Dr. Refia Gülin ÖĞÜT EKER
“Hollanda Kültürel Belleğinin İmgesi Olarak The Queen’s Day Festivali”
“Image of Cultural Memory of the Netherlands illustrated by the Queens Day Festival”

Yrd.Doç.Dr.Zabit ACER
“Elçi Karaca Bey’in Lahey Elçiliği Yazışmaları (1859)”
“Mister Elçi Karaca his Correspondence with the Embassy in The Hague (1859)”

Prof.Dr.Özlen ÖZGEN - Doç.Dr.Haluk EMİROĞLU
“Medyanın Tüketicinin Korunmasındaki Rolü : Hollanda ve Türkiye Örneği”
“Role of the Media in Consumer Protection: the Netherlands and Turkey example”

Drs. Mehmet Akkoç
“Yüksek Öğretimde Etnik Azınlıkların Akademik ve Sosyal Entegrasyonu”
‘Social And Academic Integration of Ethnic Minorities In Higher Education’

Mustafa AYRANCI
“Göç’ün 50. Yılında Siyasi Mücadele ve Sivil Toplum Örgütleri”
“Political Struggle And Civil Society Organizations In The 50th Year Of Migration”

Dr.Dilek Yiğit YÜKSEL
“Avrupa Güvenliği” “European Security”

Prof.Dr.Mehmet KIRBIYIK
“Cem Sultan’ın Şiirlerinde Gurbet”

Prof.Dr.Tülay UĞUZMAN
“Atasözleri ve Deyimler Aracılığı ile Türk Ataların İnsana İlişkin olarak İnsanlığa
Söyledikleri”
“With mediation of Turkish proverbs and idioms relating to Turkish ancestors as they
say to humanity”

Doç.Dr.Gülcan IŞIK
“Almanya’ya İlk Resmi Türk İşgücü Göçünün Yazılı Basın Üzerinden Dönemsel Analizi” “A Quarterly Analysis on The Written Press About The First Image of Turkish Labour Migration to Germany”

Prof.Dr.Halim SERARSLAN
“Hasan Kayıhan’ın Romanlarına Göre Batı Avrupa’da Türk İşçileri”
“According to Hasan Roman Kayıhan Turkish Workers in Western Europe”

Doç.Dr.Afaq RAMAZANOVA
“Arzu-Kamber’in Yazmaları ve Hollanda Yazması (Taeschner kolleksiyonu) “
"Notes of Arzu Kamber in the Netherlands (Taeschner collection) “

15.45 SALON - A
III. OTURUM / 3rd Session
OTURUM BAŞKANLIĞI / Session Chairman
Prof.Dr.Özlen ÖZGEN
Prof.Dr.Mehmet KIRBIYIK – Drs.Mehmet EVSEN

Doç.Dr.Melek ŞAHAN
“Sanat Aracılığıyla İletişim” “Communication Through Art”

Öğr.Gör.Dr. Özlem USLU
“Hollandalı Ressam Van Mour’un Resimlerine Yansıyan Türk Giysileri”
“Reflection of Turkish Clothing to the Photos of Dutch painter van Moura

Yrd.Doç.Dr.Berrin UYAR AKALIN
“Lâlenin Tarihsel Serüveni ve Şair Nedim’in Lâleleri”
“Historical Adventures of Tulip and the Tulips of poet Nedim”

Egemen ERDAL
“Demokrasinin Laleleri” “Tulips of Democracy”

Dr.Emine UĞURLU
“Halk Şairlerinin Şiirinde Göç Olgusunun Yarattığı ‘Gurbet’ ve ‘Sıla’”
“The influence of migration on the poetry of abroad poets”

Dr. Latif ÇELİK “Mehter Müziğinin Avrupa Bando Takımlarındaki İzleri”
“Traces Of The Janissary Bands In European Marching Team”

Okt.Gülnaz ÇETİNKAYA
“Mekanın Bellekte Bıraktığı İz: Göç Türküleri”
“Migration Songs”

Doç.Dr.Fatma ÜNAL
“Geleneksel Çocuk Oyunlarına Okul Öncesi Eğitim Programlarında Yer Verilmesi” “Traditional Children's Games to be included in the Preschool Education Program”

Yrd.Doç.Dr.Cemali SARI
“Batı Avrupalı Turistlerin Destinasyon Seçiminde Antalya Tercihleri”
“Preference of Western European tourist in the selection of Antalya as a destination”

Drs. Mehmet Evsen
“Hollanda’dan Türkiye’ye Beyin Göçü”
“Brain Drain From The Netherlands To Turkey”

Ali Kılıçarslan
“Göç(menlik) Sürecinde Şekillenen (Çokkültürlü) Toplumun Neresindeyiz?
“Where Do We Stand In The Multicultural Shaped Society During The Migration Process”

SALON - B
II. OTURUM
OTURUM BAŞKANLIĞI
Doç.Dr.Mustafa YILDIZ
Doç.Dr.Naile MUSTAFAYEVA - .Doç.Dr.İpek FİTÖZ
Dr.Ayşem YANAR-Yrd.Doç.Dr.Feryal SÖYLEMEZOĞLU-Prof.Dr.Zeynep ERDOĞAN
“Kültür Turizminde Life Bağlı El Sanatlarının Yeri”
“Place of crafts in the context of cultural tourism”

Prof.Dr.Nuran KAYABAŞI- Yrd.Doç.Dr.Birnaz ER
“Kadınların Boş Zamanlarının Değerlendirilmesinde ve Üretime Katılımlarında
El Sanatlarının Önemi”
The Importance Of Handcraft In Evaluating Womens Leisure Time And
Participation In Production”

Prof.Dr.Mediha GÜLER – Araş.Gör.Songül ARAL
“Malatya Beşkonaklar Etnografya Müzesi’nde Bulunan Bazı Madeni Kemer
ve Kemer Tokaları “
“Found Belt and Belt Buckles in the Museum of Ethnography in Malatya Beskonak“

Doç.Dr.Fedora ARNAUT
“Mani ve Bayatıların Dil Özellikleri (Gagauz Mani ve Azerbaycan Bayatı
Örnekleri Üzerinde)”
“Language Features of mania and stale”

Doç.Dr.Naile MUSTAFAYEVA
“XX. Yüzyıl Azerbaycan Edebiyatında Tahmis Tarzının Üstadı Novberi”
“Tahmis Style Adept Novberi in the Azerbaijan Literature during the 20th century”

Doç.Dr.Mustafa YILDIZ
“Nogay Ve Kazak Türkçesi’nde Kıl- Ve Et- Yardımcı Fiilleriyle Kurulan Birleşik Filler”
“Nogai and Kazakh Turkish Modals”

Yrd.Doç.Dr.Ümit YILDIZ
“Batı Avrupalı Öğrencilerin Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğrenme İhtiyaçları
Üzerine Bir Alan Çalışması”
“A field study on West.Euro. Students learning needs of Turkish as a Foreign Language”

Dr.Yusuf SÜLÜKÇÜ
“Yabancılara Türkçe Öğretimi Temel Kelimelerinin Belirlenmesinde Bağlam Önerisi”
“Context Determination of Essential Keyword Suggestion when Teaching Turkish to
Foreigners”
Ahmet Suat ARI
“Göç ve Eğitimde Çok Renklilik”
“Variegation In Migration And Education”
Doç.Dr. Aynur GADIMALIYEVA
“Eski Türk Gelenek-Göreneklerinin XV. Yüzyıl Anıtlarında Yansısı”
“Reflection of Ancient traditions of Turkey in XV. Century monuments”

Doç.Dr. Kübra KULİYEVA
“Bir Sıra Eski Türk Gelenek ve Merasimleri Üzerine”
“An order on Old Turkish Traditions and Ceremonies”

Doç.Dr.Valide PAŞAYEVA
“Tebriz Ekolü Minyatürlerinde Görülen Kuş, Hayvan ve İnsan
“Birds Animals and Humans seen in Tabriz School Miniatures”

SALON - B
III. OTURUM
OTURUM BAŞKANLIĞI
Doç.Dr.Fedora ARNAUT
Yrd.Doç.Dr.Ümit YILDIZ - Dr.Yusuf SÜLÜKÇÜ

Yrd.Doç.Hacer YILIKOĞLU
“Türk Seramik Endüstrisinin Gelişimi”
“Development of Turkish Ceramics Industry”

Yrd.Doç. Cemile Didem ÖZIŞIK KAKHİA
“Elleriyle Gören Adam: Abidin Dino”
“The man who sees with his hands: Abidin Dino”

Dr.Funda YEŞİLYURT
“Topkapı Sarayı Kanuni Sultan Süleyman Arz Odası Çinileri Ve Şah Kulu Üslubu”
“Topkapi Palace Sultan Suleimans Supply Room Shah Kulu Tile And Style”

Araş.Gör.Elif ÖZDOĞLAR – Doç.Dr.İpek FİTOZ
“Dünden Bugüne Konut ‘’Türk Evi ve Türk Konut Anlayışının Değişim Süreci’’’
“Housing From Past to Present ‘Understanding the Change Process of Turkish homes
and Turkish housing’’’

Araş.Gör. Çağrı YALÇIN – Yrd.Doç.Dr.Cem DOĞAN
“İstanbul’un Tarihi Otelleri ve Otel olarak Yeniden İşlevlendirilen Tarihi Yapıları
Üzerine Bir İnceleme”
“A study on Istanbul’s historic hotels and as hotels repurposed historic buildings”

Yrd.Doç.Dr.Hatice TOZUN – Araş.Gör.Pınar ARSLAN
“Ankara Vakıf Eserleri Müzesi’nde Sergilenmekte Olan Halıların Desen Özellikleri”
“Works exhibited in the Museum of Ankara Foundation of Carpet Pattern Features”

Araş.Gör.Korcan GÜLFİDAN
“Kahvehane Kültüründen Kafe Kültürüne: Pera’’
“From a Coffeeshop Culture to a Coffee Culture: Pera”

Ergün VEREN
“Türkiyat Çalışmalarından Görme Engellilerin De Faydalanmaları Projesi:
Anadolu’yu Görsem”
“Utilization Of Also Visually Handicapped People From Turkish Studies Project:
I Vish I Saw Anatolia”

Araş.Gör.Dr.İldem AYTAR
“Kültürel Miraslarımız Olan Türk-Osmanlı Saray Yapıları: Dolmabahçe Sarayı”
“Our Turkish-Ottoman Cultural Heritage Palace Structures: Dolmabahçe Palace”

SERGİYE ESERLERİYLE KATILAN AKADEMİSYEN SANATÇILAR
(Soyadlarına göre)
Cemile Didem ÖZIŞIK KAHKIA
Elif ÖZDOĞLAR
Valida PASHAYEVA
Melek ŞAHAN
Özlem USLU
Çağrı YALÇIN
Funda YEŞİLYURT
Hacer YILIKOĞLU

SEMPOZYUM ÜYELERİ

TÜRKİYE
1. ACER, Yrd.Doç.Dr.Zabit (Dumlupınar Üniv.-Kütahya)
2. AKALIN, Yrd.Doç.Dr.Berrin UYAR AKALIN (Abant İ.Baysal Üniv.-Bolu)
3. AKSANYAR, Doç.Dr.Necati (Dumlupınar Üniv.-Kütahya)
4. ARSLAN, Araş.Gör.Pınar (Gazi Üniversitesi-Ankara)
5. BARAN, Prof.Dr. Aylin GÖRGÜN (Hacettepe Üniversitesi-Ankara)
6. ÇETİNKAYA, Okt.Gülnaz (Hacettepe Üniversitesi-Ankara)
7. DEMİR, Yrd.Doç.Dr.Nilüfer (Hacettepe Üniversitesi-Ankara)
8. EKER, Doç.Dr. Refia Gülin ÖĞÜT (Hacettepe Üniversitesi-Ankara)
9. ER, Yrd.Doç.Dr. Birnaz (Dumlupınar Üniv.-Kütahya)
10. ERDOĞAN, Prof.Dr.Zeynep (Ankara Üniversitesi-Ankara)
11. GÜLER, Prof.Dr.Mediha (Gazi Üniversitesi-Ankara)
12. GÜLFİDAN, Araş.Gör.Korcan (Mimar Sinan Üniv.GSF-İstanbul)
13. KAKHİA, Yrd.Doç. Cemile Didem ÖZIŞIK (Atatürk Üniversitesi-Erzurum)
14. KAYABAŞI, Prof.Dr.Nuran (Ankara Üniversitesi-Ankara)
15. KIRBIYIK, Prof.Dr.Mehmet (N.Erbakan Üniversitesi-Konya)
16. NASRATTINOĞLU, Prof.Dr.İrfan Ünver (HKAK Bşk. –Ankara)
17. ÖZDOĞLAR, Araş.Gör.Elif (Mimar Sinan Üniv.GSF-İstanbul)
18. ÖZGEN, Prof.Dr.Özlen (Gazi Üniversitesi-Ankara)
19. ÖZKAN, Prof.Dr.Ali Rafet (Kastamonu Üniv.Rektör Yrd.)
20. SARI, Yrd.Doç.Dr.Cemali (Akdeniz Üniversitesi-Antalya)
21. SERARSLAN, Prof.Dr.Halim (N.Erbakan Üniversitesi-Konya)
22. SÖYLEMEZOĞLU, Yrd.Doç.Dr.Feryal (Ankara Üniversitesi-Ankara)
23. SÜLÜKÇÜ, Dr. Yusuf (N.Erbakan Üniversitesi-Konya)
24. ŞAHAN, Doç.Dr.Melek (Ege Üniversitesi-İzmir)
25. ULUSOY, Prof.Dr.Meliha Demet (Hacettepe Üniversitesi-Ankara)
26. UĞURLU, Dr.Emine (Hacettepe Üniversitesi-Ankara)
27. UĞUZMAN, Prof.Dr.Tülay (Başkent Üniversitesi-Ankara)
28. USLU, Öğr.Gör.Dr.Özlem (Çukurova Üniversitesi-Adana)
29. ÜNAL, Doç.Dr.Fatma (Akdeniz Üniversitesi-Antalya)
30. ÜNVER, Dr. Salih (HKAK Genel Sekreteri-Ankara)
31. VEREN, Ergün (Hacettepe Üniversitesi-Ankara)
32. YALÇIN, Araş.Gör.Çağrı (Dumlupınar Üniv.-Kütahya)
33. YANAR, Araş.Gör.Dr.Ayşem (Ankara Üniversitesi-Ankara)
34. YEŞİLYURT, Dr. Funda (Atatürk Üniversitesi-Erzurum)
35. YILDIZ, Doç.Dr.Mustafa (N.Erbakan Üniversitesi-Konya)
36. YILIKOĞLU, Yrd.Doç.Hacer (Atatürk Üniversitesi-Erzurum)
37, YÜKSEL, Dr.Dilek Yiğit (Hacettepe Üniversitesi-Ankara)

HOLLANDA
38. Drs. Veyis GÜNGÖR (Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi)
39. Prof. Dr. Mustafa ÜNVER (T.C. Lahey Din İşleri Müşaviri)
41. Dr. Öğr.Gör. Arslan KARAGÜL (Vrije Universitesi; İlahiyat Fakültesi )
42. Drs. Mehmet AKKOÇ (Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi )
43. Mustafa AYRANCI (HTIB: Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği)
44. Drs. Mehmet EVSEN (Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi)
45. Ahmet Suat ARI (Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi )
46. Metin YAZAREL (Hollanda HABER Gazetesi)
47. Kamil SAYGI (Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi )
48. Drs. Fatih TOPRAK (Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi)
49. Drs. Mehmet TÜTÜNCÜ (Hollanda SOTA Vakfı)
50. Yalcın YAĞCI (Hollanda SMHO Vakfı)

AZERBAYCAN
51. Doç.Dr.Valida PASHAYEVA (Atatürk Üniversitesi-Erzurum)
52. Doç.Dr.Afaq RAMAZANOVA (Azerbaycan Folklor Ens. –Bakü)
53. Doç.Dr.Naile MUSTAFAYEVA (Azerbaycan Milli Ilimler Ak. - Bakü)
54. Doç.Dr.Kübra KULİYEVA (Azerbaycan Dilcilik Ens. –Bakü)
55. Doç.Dr. Aynur GADIMALİYEVA (Azerbaycan Dilcilik Ens. –Bakü)

ALMANYA
56. Dr. Latif ÇELİK (Birlik Gazetesi-Würzburg Üniversitesi)
57. Ali KILIÇARSLAN (Hürriyet Gazetesi)

UKRAYNA
58. Doç.Dr. Fedora ARNAUT (Ukrayna T.Şevçenko Üniv. –Kiev)

18 Haziran 2014 Çarşamba

Biz burada kalıcıyız - 18 Haziran 2014

Almanya’da bir Türkçe kompozisyon yarışması
ve Türkçe öğretmeni yetiştirme konusunda sıkıntılar

Hamburg Üniversitesi’nin Türkçe Öğretmenliği bölümü kapatılıyor mu?
Türkçe öğretmenliği bölümüne ilgi ve ihtiyaç yok mu?
Almanya anadili Türkçe olan öğrencilere Türkçe öğretimi konusuna nasıl bakıyor?
Anadil olarak Türkçenin öğretilmesindeki sıkıntılar neler?
Sivil Toplum kuruluşları konuya nasıl bakıyor?

Birsen Çelik
Hamburg Türk kadınları Derneği Başkanı

Bilge Yörenç
Öğretmen
Hamburg Türk Öğretmenler Derneği Başkanı

Yasemin İmancı
Kompozisyon Yarışması Birincisi
Lüneburg Üniversitesi, ögretmenlik bölümü öğrencisi

İlknur Çavuşlu
Kompozisyon Yarışması İkincisi
Eczacı

Yasemin İmancı ödülünü alırken
İlknur Çavuşlu ödülünü alırken
Süre: 50'40"

Yayından:
Birsen Çelik

“Hamburg Türk Kadınları Kültür Derneği 1982 yılında kurulmuş, kamu yararına çalışmalar yapan bir dernektir. Üyelerimiz ve yönetim kurulu bayanlardan ibarettir; ama çalışmalarımızı tüm aileye yapmaktayız. Bunların arasında çok önem verdiğimiz kompozisyon yarışmasının geçen hafta pazar günü yedinci kez ödül törenini yaptık. Gençlerimize yönelttiğimiz konu ‘devlet benim için ne ifade ediyor?’ idi. İkincisi, küçük yaş grubuna ‘doğa ile insan bütünlüğü için bize düşen görevler nelerdir?’ dedik. Katılım beklentilerimizin altındaydı; fakat biz dernek olarak bu yarışmaya çok önem veriyoruz. Şunun bilincindeyiz: Türkçemiz, gurbette olsak da bizim vazgeçilmezimizdir. Türkçe yoksa gençliğimiz, yaşamamız, geleceğimiz, kültürümüz yoktur. Kültürümüzün yarınlara taşınması, Almanya’da öz benliğimizi korumak ve yaşamak için anadilimiz bir mecburiyettir.



Yedi yıldır her yıl bu aylarda ödül töreni yapılıyor. Jüri kurulumuzda birçok değerli Türkologlarımız var. Başkonsolosluktan eğitim ataşemiz var. Gelenek haline geldi ve gerçekten de güzel, kalabalık bir ödül töreniydi.

Gençler kendi ana dillerinde yazmaya çekiniyorlar. Dile hâkim olmadıklarını düşünüyorlar. Teke tek gençlerle görüşüp ikna etmek gerekir. Buradaki sivil toplum kuruluşlarını, öğretmenlerimizi aydınlarımızı bu konuda ikna etmemiz gerekiyor. Türkçenin önemini anlatabilmemiz gerekiyor.

Artık burada doğup büyümüş gençlerimizin birinci dili Almanca oluyor. Orada kendilerini daha güzel, daha rahat ifade edebiliyorlar. Ama Türkçenin önemini vurgulamak gerekiyor, anlatmak gerekiyor kendilerine.

7 yıldır kompozisyonları topluyoruz dosya halinde ve bir kitapçık oluşturmayı düşünüyoruz.
Gençlerimize şunu söylemek istiyorum: Hiçbir şeyden korkmadan, her şeyi sorgulayarak yaşamlarına devam etsinler. Özellikle kendi kültürlerini, kendi prensiplerini koruyarak yaşamasını öğrensinler.”

Yasemin İmancı
“19 yaşındayım. Doğma büyüme Hamburgluyum. Almanya’da okudum. Ana dilim Türkçe; ama Almanca derslerini göre göre Almancayı daha iyi şekilde konuştuğuma inanıyorum. Türkçeyi de unutmamak için kendi kendime mücadele verip geliştirmeye çalışıyorum.
Kitap okuyarak Türkçemi geliştirmeye çalışıyorum. Aile içinde zaten Türkçe konuşuyoruz.”

İlknur Çavuşlu 
“1990 doğumluyum. Almanya’da büyüdüm, yetiştim. Lise mezunuyum. Burada yetiştim; ama Türkçe konusunda ana dilimiz olarak elimizden geleni yapmaya çalışıyorum öğretmenlerimizin de sayesinde. Aile arasında Türkçe dilini her zaman kullanmaya çalışıyoruz. Almanya’da büyüdüğümüz için, Almanca ön planda olduğu için Türkçeye daha değer vermek zorundayız.

Türkçe konuşma ve yazma üzerine eğitim gördüm. Çok kısa bir süreçti. Ama evde ve kendi arkadaşlarımın arasında hep Türkçe konuştum. Dili konuşmazsak çok çabuk unutuluyor. Bu nedenle konuşmak lazım, bir şeyler yazmak lazım.”

Bilge Yörenç

Üçüncü ve dördüncü nesil gençlerimizin bu kadar güzel, akıcı bir Türkçe ile çok ağır bir konuya değinmiş olmaları onların ne kadar başarılı ne kadar güzel bir şekilde iki dili kullandıklarını gösteriyor. O yüzden hepsini tekrar tebrik ediyorum.
2014 Ekim ayından itibaren Hamburg Üniversitesi Türkçe Öğretmenlik Bölümüne artık öğrenci alınmayacak. Böyle bir karar aldığınızda ve böyle bir adım attığınızda demek oluyor ki bir sene içinde bu bölüm kapatılmak isteniyor. Kapatılmanın tek gerekçesi olarak bizlere söylenen: ‘Maddi yönden sorunlarımız var, bu bölüm çok küçük bir bölüm olduğu için öğrencilerimiz az. Bu bölümün ayakta durabilmesi için kapasitemiz yetişmiyor’. Fakat sivil toplum örgütleri olarak biz, bunları gerekçe olarak görmüyoruz. Çünkü Türkçe bölümü gibi Hamburg Üniversitesinde birçok küçük bölüm var. O bölümler ayakta durabiliyorsa büyük çabalar göstererek bu bölümü de ayakta tutmak mümkündür, diye düşünüyoruz.

Hamburg’da 15 bin Türk kökenli öğrencimiz var. Bu 15 bin öğrenci evde Türkçe konuştuğunu söylüyor. 413 tane okul, 16 bin öğretmen ve sadece 51 tane Türkçe öğretmeni var. 15 bin öğrenciye 51 öğretmenin ders vermesi ne kadar kısıtlı bir olay, bunu siz de takdir edersiniz.

Aslına bakarsanız tüm uyum konseptlerinde ana dilin teşviki ve çok dillilik vurgulanıyor. Fakat uygulamaya baktığınızda ‘öğretmenimiz yok, bu bölüm çok küçük bir bölüm diye kapatıyoruz’ diye bir tavır takınıyorlar.

Biz her zaman ana dilin başka dilleri öğrenmede bir baz olduğunu savunuyoruz. Ana dilini iyi bilmeyen bir çocuk, Almancayı da iyi öğrenemez. Ana dilin önemi hala Almanya’da maalesef göz önünde bulundurulan veya kabul edilmiş bir şey değil. Kâğıt üzerinde kaldığı sürece ne biz gençlerimize iyi bir ana dil eğitimi sunabiliriz ne böyle bir kısıtlamayla ana dil eğitiminin genişletilmesini sağlayabiliriz.

Türkçeleri prestij dili kabul edilmediği için çocuklarımız maalesef ‘kaybedenler sırasına’ geçmek zorunda kalıyorlar.
Bütün sivil toplum örgütlerini bir araya gelip Türkçeye sahip çıkmaya davet ediyorum.
Ailelerden istediğim, lütfen Türkçeye önem versinler. Sadece evde Türkçe konuşmakla olmaz bir dili yazarak öğrenebilirsiniz ve gelecek nesillere aktarabilirsiniz. Okul yönetimine karşı aile olarak çok güçlüler. 15 aile bir araya geldiğinde bir okulda Türkçe öğretmen atanmasını sağlayabilir.

27 Haziran saat 17.00’de Hamburg Üniversitesi Dammtor bölümündeki büyük binasının önünde toplanacağız. Tüm Türklerden Türkçeye bir saat ayırmalarını ve Türkçeye sahip çıkmalarını istiyorum. Herkesi, tüm Hamburgluları, Türkçeyi sevenleri orada görmektir arzumuz. ’’

Derleyen: Zeynep Gözde Kozlu

11 Haziran 2014 Çarşamba

Biz burada kalıcıyız - 11 Haziran 2014

İsveç’e işgücü göçünün 50. Yıldönümü öncesinde İsveç Türk toplumu
Göçün tarihi
Özellikleri
Toplumun acil sorunları
Toplumlararası ilişkiler
Toplumun geleceğine ilişkin öngörüler

Kaya Türkmen
T.C. Stockholm Büyükelçisi

Mehmet Kaplan
İsveç Parlamentosu Milletvekili
Yeşiller Partisi Grup Başkanı

Hasan Dölek
İsveç Türk İşçi Dernekleri Federasyonu Başkanı

Dr. Can Ünver
Göç Araştırmacısı
Program Danışmanı

Doç. Dr. Murat Erdoğan
Hacettepe Üniversitesi
Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü

Süre: 49'40"

Yayından; 

Kaya Türkmen “İsveç’e kitlesel olarak Türk işgücünün göçü 1965 yılında başlıyor. Bunun nedeni ekmek parası arayışı diye özetlenebilir. İsveç’in tercih edilmesinde İsveç’e girişin nispeten kolay olması etkili olmuştur. Ayrıca İsveç geleneksel olarak göçmenlere kollarını açan bir toplum olduğu için buraya giriş epey kolay olmuştur.
Buraya gelen vatandaşlarımız genellikle kırsal kökenli, vasıfsız işçi durumunda. İlk başlarda büyük çoğunluğu hizmet sektöründe daha çok temizlik işleri yaparak başlamışlar.

Buraya ilk gelenler, ‘gelelim, çalışalım ve yeteri kadar para biriktirelim ve ülkemize geri dönelim’ düşüncesini taşımışlar. Fakat zamanla aileler gelmeye başlamış. Aileler gelince burada kalıcı olmanın ilk belirtileri ortaya çıkmış. Buna rağmen vatandaşlarımız burada kalıcı olmanın gerektirdiği insani yatırımı yapmamışlar. Eğitimi kasdediyorum; yani ilk gelen nesil çocuklarının iyi bir eğitim almalarını sağlamak yerine onların da çalışıp bir an evvel çok para kazanmak düşüncesini sürdürmüşler. Bu nedenle eğitim bakımından buradaki toplumun oldukça önemli bir zaafı var. Bu da İsveç toplumuyla değişik alanlarda rekabet etme konusunda kendilerine dezavantaj olmuştur.

Buradaki Anadolu kökenli insanımızın sayısı 100 binin üzerindedir. Çok büyük çoğunluğu çifte vatandaştır.

Dördüncü kuşak için maalesef ana dili öğrenmek bir sorun. Bu sorunun iki nedeni olduğunu düşünüyorum. Birincisi, aileler çocuklarına Türkçe öğretmek konusunda yetersiz kalıyorlar. Onun dışında, buradaki okullarda ana dil eğitimi veriliyor; fakat oldukça yüzeyseldir.

İsveç’te yaşayan Türk toplumunun İsveç toplumuyla entegre olabilmesi için hayatın her alanında aktif olması beklenir. Siyaset de bunun başında geliyor. Vatandaşlarımızın İsveç’teki seçimlerde oy kullanma oranları % 15 civarındadır. Bu çok düşük bir rakam. Toplumumuzun İsveç siyasetine çok fazla ilgi duymadıklarını gösteriyor. Aynı şekilde İsveç siyasetine bizzat aktif olarak girme konusunda da geride kalmışız. Memnuniyet verici bir gelişme olarak, son dönemlerde ‘artık biz burada kalıcıyız, burada yaşayacağız dolayısıyla İsveç toplumunun seviyesine ulaşmamız gerekir’ bilinci filizlenmeye başladı. Son nesilde üniversiteye gitme oranı arttı.

Kültürel etkileşimden bahsederken benim aklıma ilk önce turizm geliyor. Geçen yıl İsveç’ten Türkiye’ye 700 bin turist geldi. Bu 9 buçuk milyonluk bir nüfus için oldukça önemli bir rakamdır. Türkiye’yi kültürel anlamda tanımak için turizm en iyi yöntem. Türkiye artık İsveç’te tanınan bir ülke haline geldi.

Son kuşak göçmen vatandaşlarının iki ülke kültürüne de bağlı olduklarını düşünüyorum. Türk örf ve âdetleri ile büyüyorlar, bu kültüre hakimler. Aynı zamanda İsveç toplumuna da büyük bir ilgileri var.”

Mehmet Kaplan
“70’li senelerin sonundaki zamanlarda gurbetçilik çok daha fazla hissediliyordu. Bugün Türkiye’ye sanki daha yakınız. Fakat bu yakınlık uzaklaşmayı da beraberinde getirdi; çünkü tam olarak değerini bilemiyoruz. Gelecek nesillere bu bağlılığı pozitif şekilde yeterince anlatamıyoruz.

İsveç siyasi çizgi olarak çok kültürlülüğü ve çok dil bilme yeteneğini önemsiyor. Dil kültürdür. Dil olmayınca kültür de yavaş yavaş uzaklaşır, yozlaşır. Bu anlamda siyasette eğitime önem verip çok dil bilmenin önemli bir değer olduğunu kabul edip bu doğrultuda ana dil eğitimine öncelik tanınmasını öngörüyor Yeşiller Partisi ideolojisi.”

Dr. Can Ünver

“İsveç, göç konusunda en az sıkıntı yaratan ülkedir. Göç ve göçmen konularında daha hoşgörülü daha saygılı bir yol izliyorlar. Bunda iktidardaki partilerin veyahut değişen partilerin pek bir etkisi olmuyor. Bunun en önemli sonucu oradaki Türklerin de kendilerini oraya ait hissetmeye başlamalarıdır.”

Hasan Dölek
“İsveç’teki Türk vatandaşlarımız 60’lı yıllardan itibaren işçi göçü ile İsveç’e geldiler. Birinci nesil o dönemi işçi olarak yani çalışarak geçirdiler. İkinci neslin bir kısmı çalıştı bir kısmı okudu. Ama üçüncü neslimize baktığımız zaman tamamen üniversitelerde ve İsveç’teki Türkler olarak 50 yılımızda sadece işçi olarak kalmadık; aynı zamanda işveren ve memur durumundayız. Siyasette de Türkler var. Birçok siyasi partinin önümüzdeki dönem yapılacak il ve genel seçimlerinde birçok aday Türk’ü görüyoruz. Türk toplumu olarak İsveç’e bir handikap, bir kambur değiliz. İsveç ekonomisine ve sosyal hayatına katkı sağlıyoruz.”

Derleyen: Zeynep Gözde Kozlu

4 Haziran 2014 Çarşamba

Biz burada kalıcıyız - 4 Haziran 2014

Geert Wilders
Avrupa parlamentosu seçim sonuçları…  
22-25 Mayıs 2014 tarihleri arasında 28 Avrupa Birliği üyesi ülkede gerçekleştirilen seçimde  Avrupa Birliği karşıtı aşırı sağ ve radikal sol partiler neden yükseliş gösterdi?  Türk seçmenlerin AP seçimlerine katılımı nasıldı?
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde alınan sonuçlar Avrupa Birliği’ni ve Avrupa’da yaşayan Türkleri nasıl etkileyecek?
Hollanda’dan ve Belçika’dan AP seçimlerine katılan Türk kökenli adaylardan hiçbiri parlamentoya girme hakkı kazanamadı. Bu sonuca neden olan etkenler neydi?

Yusuf Çınal /Belçika
Gazeteci

Yusuf Özkan/Hollanda
TRT Muhabiri

Dr. Veyis Güngör
Hollanda Türkevi Başkanı

Dr. Can Ünver
Göç Araştırmacısı
Program Danışmanı

Süre: 50'40"
Yayından;

Dr. Can Ünver

“1957’de Roma Anlaşmasıyla kurulan Avrupa Birliği yetkileri artan kurumlarıyla yoluna devam ediyor. Emin adımlarla gelişmeye devam ediyor. Bu gelişme sırasında üye ülkelerin halklarının çoğunda bazı tereddütler, tedirginlikler oluştu. Kendi ülkelerindeki hükümranlıklarının büyük ölçüde Belçika’daki bürokrasi tarafından gasp edildiği düşüncesi hâkim bazı kesimlerde. Avrupa Birliği’nin, demokratik bir yapı olmasını sanki tehlikeye düşürüyor gibi bir durum ortaya çıktı. Avrupa Parlamentosu seçimleri yapıldı yine yakında. Birçok ülkede bu tedirginlikten ötürü katılım oranları çok yüksek değil. Ülkelerin birçoğunda bazı şaşırtıcı denebilecek sonuçlar ortaya çıktı. Bu da aşırı sağ ve aşırı sol meselesidir.

Özellikle son 2008 krizinden itibaren Avrupa’da ortaya çıkan büyük halk kitlelerini de rahatsız eden kemer sıkma politikaları, Yunanistan’ı, İtalya’yı, Portekiz’i ve İspanya’yı ayakta tutmak için yapılanlar insanları çok tedirgin etti. Büyük halk kitlelerinin Avrupa’ya olan inancında da bir eksilme var. Dolayısıyla bu bir şekilde sandığa da yansıyor. Aşırı sağ partilerin moral kazandıklarını görmek mümkün.

Belçika giderek özellikle yabancıların ülke siyasetine katılımı konusunda bir örnek ülke haline geliyor. Diğer ülkelerle mukayese edildiğinde Belçika övgüyü hak ediyor diye düşünüyorum.
Avrupa Parlamentosunun yetkileri arttırıldı. Demokratik gücü biraz daha eline alır hale getirildi. Ona rağmen çok ikna edici değil. Yapılan tüm propaganda faaliyetleri insanları ikna etmiyor. Bu sadece Türklere mahsus bir durum değil.’’

Yusuf Çınal 
“Belçika üç seçimi birden yaptı. Hem Avrupa Parlamentosu seçimleri, hem federal seçimler, hem de bölge parlamentosu seçimleri yapıldı. Üç siyasi bölgeli Belçika’da Avrupa Parlamentosuna gönderilecek yirmi bir üye için seçim yapıldı. Milliyetçi cephe biraz daha kazançlı çıktı. Muhafazakârlar ve sosyalistler sandalyelerini korudular. Ama Belçika’da yaşayan 230 bin Türk açısından Belçika’da yapılan üç siyasi bölge seçiminin çok önemli sonuçları var. Bir kere Türkler Flaman bölge parlamentosuna bir Türk kökenliyi gönderdi. Bu çok önemli bir seçim. Brüksel bölgesinde daha önce üç Türk kökenlimiz vardı. Şimdi sayımız dört oldu. Ama ülke genelinde federal parlamentosunda Türklerin üç Türk kökenli temsilcisi vardı. Bu sayı altı oldu. Yani vatandaşımız tercihini çok olumlu kullandı. Ama Avrupa Parlamentosu için Belçika’daki Türk kökenlilerin tercihli oyları şu an yeterli değil. Avrupa Birliği ülkelerine baktığımız zaman Belçikalı Türkler gerçekten çok iyi bir dayanışma örneği gösterdiler ve kendi temsilcilerini Belçika’nın üç siyasi bölgesine gönderdiler. Bir bölgemiz var. Belçika’nın maden bölgesi Limburg’da aşağı yukarı 40 bini aşkın Türk kökenli yaşıyor. Orada da çok genç adaylarımız vardı. Ama maalesef Limburg’dan temsilci seçmeyi başaramadık.
Avrupa Parlamentosu seçimleri 2009 yılından sonraki en düşük oranla gerçekleşti.

Brüksel’de camdan saraylarda alınan kararlar özellikle seçmenleri tedirgin etmeye başladı. Özellikle ülkelerdeki ekonomik krizler, işsizlik, özelleştirmeler, ağır liberalizmin getirdiği sorunlara siyasetin çözüm getirememesi seçimleri farklı yöne doğru yönlendiriyor. Burada seçmen şu mesajı veriyor: Artık siz de kendinizi sorgulayın, daha şeffaf daha paylaşmacı daha uzlaşmacı yönetimler sizlerden bekliyoruz. Avrupa Birliğinin ağır getirileri var. Bu ağır getirilere her gün yeni vergilerin eklenmesi insanları gelecek açısından tedirgin etmeye başladı.
Avrupa Parlamentosu seçimlerinin Türkiye açısından yansımasına bakacak olursak çok olumlu sözler söyleyemeyeceğiz. Özellikle bugünden itibaren Türkiye’nin demokrasisi, otoriter yapısı sorgulanmaya başladı. Bu da Avrupa’daki Türkiye dostlarının elini zayıflatmaya başladı. Türkiye’nin Brüksel’de işi pek kolay olmayacak diye düşünüyorum.’’

Yusuf Özkan
“Diğer ülkelerin aksine anketlerini yanılttı. Biraz daha iyimser bir tablo çıktı; çünkü seçim öncesi yapılan kamuoyu yoklamalarında Avrupa karşıtı söylemi ile dikkat çeken Geert Wilders liderliğindeki Özgürlükler Partisi açık ara önde görünüyordu. Ancak seçimden en büyük kaybı bu parti yaşayarak çıktı. Bu seçimde % 5 oranında oy kaybetti. Geçen seçimin birincisi Hıristiyan Demokratlardı. Aynı oranda oy kaybettiler; ancak ona rağmen beş milletvekili çıkarmayı başardılar. Hıristiyan Demokratların ardından son dönemde başarılı sonuçlar alan Sol Liberaller D66 Partisi seçimin en fazla oy toplayanı oldu. Wilders ile birlikte 4’er milletvekili çıkardılar.

Burada önemli nokta Wilders’ın oy kaybetmesiydi. Aynı hafta Suudi Arabistan, Wilders’ın bir süre önce yaptığı bir kampanya nedeniyle Hollanda’ya ekonomik yaptırım uygulama kararı almıştı. Wilders, Suudi Arabistan bayrağını andıran yeşil zemin üzerine beyaz yazıyla İslam’a hakaretler içeren birtakım etiketler bastırmış, onları dağıtmıştı. Bu nedenle iki ülke arasında bir kriz yaşanıyordu. Hollanda’da seçim sonuçları hemen açıklanırdı. 22 Mayısta yapılan seçim ilk kez açıklanmadı. Burada tabii Brüksel’in uyarısı vardı. Ama asıl önemlisi sandık başı anketleriydi; çünkü anketlerde Wilders’ın ırkçı partisinin aşırı düşüş yaşadığı açıklanmıştı. Hollanda bunu kullandı ve Suudi Arabistan yönetimine bu söylemleri halkımız da desteklemiyor mesajı verdi.

Listelerde 6 Türk kökenli aday vardı. Ancak hiçbirisi direkt seçilme şansı olan yerlere konulmadı. Hollanda’da 230 bin Türk kökenli seçmen var. Adayların seçilebilmeleri için 20 bin civarında oy almaları yeterliydi; ancak bu mümkün olmadı. Hiçbirisi seçilemedi. Tabii aslında burada iki tarafı da sorgulamak gerekiyor. Partiler bu anlamda çok da istekli değildi, seçilebilecek bir yere Türk aday koymadılar.
Özellikle ekonomik krizden sonra diğer bütün Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Hollanda toplumunda da Avrupa Birliğine ve Avrupa para birliğine karşı bir tepki oluştu. Şu anda yaşanan bütün sıkıntıların sorumlusu avro olarak görülüyor.’’

Dr. Veyis Güngör 
“Hollanda’da % 63 oranında vatandaş sandığa gitmedi. Çok düşük bir katılım oldu. Dolayısıyla bu da küçük partilerin işine yaradı. Yedi ayrı Türk kökenli arkadaşımız farklı partilerde mücadele ettiler. Gözlemlediğim kadarıyla çok ciddi bir kampanya yaptılar. Sivil toplum kuruluşlarının kendilerine sunmuş oldukları imkânları çok iyi değerlendirmelerine rağmen sonuç maalesef yedi kişiden bir tanesi bile Avrupa Parlamentosuna girecek oyu alamadı. Bu ciddi bir sorun. Bunu hem medya için hem sivil toplum hem de siyasette etkin olan arkadaşlarımız için bir ev ödevi olarak algılıyorum.

Toplam olarak 35 bine yakın oy kullanıldı. Bu normal şartlarda iki milletvekilini Avrupa Parlamentosuna gönderecek yeterlilikte bir oy; ancak bu oyların yediye bölünmesi bu şansı engelledi.’’

Derleyen: Zeynep Gözde Kozlu