Belçika Türk toplumunun genel eğitimlilik düzeyi, eğitime
ilişkin sorunları neler?
Belçika Türk toplumunun Belçika’nın tam katılımlı, her hakkını kullanabilen gerçek yurttaşları olabilmesi için nasıl bireyler yetiştirmesi gerekiyor?
Türk toplumu geleceğine yani çocukları ve gençliğinin eğitimine nasıl yaklaşıyor?
Belçika’da tam yurttaşlık için göçmen kökenlilerin eğitim açısından izlemesi gereken strateji nedir?
Eğitimci
Sinan ADA
T.C. Brüksel Büyükelçiliği
Belçika Türk toplumunun Belçika’nın tam katılımlı, her hakkını kullanabilen gerçek yurttaşları olabilmesi için nasıl bireyler yetiştirmesi gerekiyor?
Türk toplumu geleceğine yani çocukları ve gençliğinin eğitimine nasıl yaklaşıyor?
Belçika’da tam yurttaşlık için göçmen kökenlilerin eğitim açısından izlemesi gereken strateji nedir?
Eğitimci
Sinan ADA
T.C. Brüksel Büyükelçiliği
Eğitim Müşaviri
Dr. Can Ünver
Göç Araştırmacısı
Program Danışmanı
Dr. Can Ünver
Göç Araştırmacısı
Program Danışmanı
süre: 49'13"
Yayından:
Derleyen: Ekin Hazal Doğruyusever
19 Mart 2014 tarihinde gerçekleştirdiğimiz ''Biz Burada
Kalıcıyız'' programında her hafta olduğu gibi önemli konulara değinildi. Bu
hafta Belçika Türk toplumunun genel eğitimlilik düzeyi, eğitime ilişkin
sorunları Belçika Türk toplumunun Belçika'nın tam katılımlı, her hakkını
kullanabilen gerçek yurttaşları olabilmesi için nasıl bireyler yetiştirmesi
gerektiği, Türk toplumu geleceğine yani çocukları ve gençliğinin eğitimine nasıl
yaklaştığı, Belçika’da tam yurttaşlık için göçmen kökenlilerin eğitim açısından
izlemesi gereken stratejiler konularımız arasındaydı. Programımıza konuk olarak
Göç araştırmacısı ve aynı zamanda program danışmanımız Dr. Can ÜNVER , Belçika
- Brüksel'de bulunan eğitimci Öznur
ÖZÇELİK ve T.C. Brüksel Büyükelçiliği Eğitim Müşaviri Sinan ADA konuk oldu.
Telefon bağlantısıyla yayınımıza bağlanan Öznur Özçelik, Belçika'nın yapısının
karışık olması, federal olması nedeniyle üç ayrı dil konuşulduğunu bu yaşanan
karışıklığında eğitime yansıdığını dile getirdi. Program danışmanımız ve Göç
araştırmacısı Dr. Can Ünver ise bu konuda Belçika'da Türk sivil kuruluşlarının
koordineli bir girişim hazırlaması gerektiğini, Belçika’daki Türk toplumunun
kurumsal senkronizasyonla olumlu gelişmeler kaydedebileceğini sözlerinin arasına
ekledi. Son olarak sözü alan Sinan Ada ise; Öznur Özçelik'le benzer bir
düşüncede göçmen çocukların eğitimdeki başarısızlığının nedenini eğitim dilini anlayamamalarından,
dil sorunundan kaynaklı olduğunu vurguladı.
Öznur ÖZÇELİK
(Eğitimci)
'' Belçika'nın yapısının karışık olması nedeniyle
Belçika'da üç ayrı dil konuşulmaktadır. Bu da
doğal olarak eğitim sistemine yansımaktadır. Aslına bakılırsa, Belçika'daki eğitim
sorunları ana okulunda başlıyor. Türk ailelerin Türkçeye verdiği önem azalır
gibi oldu, çocuklarını artık çok fazla Türk okullarına göndermiyorlar. Türkçeye
azalan ilgi gerçekten üzücü bir durum. Göçmen çocuklar okul çerçevesinde Türkçe
eğitim alamıyorlar. Göçmen aileleri bilgilendirmek ve öz güvenlerini arttırmak
lazım. Belçika'da ön yargıların çok olması da göçmenleri zorluyor. Eğitim
açısından bir strateji geliştirecek olursak ilk önce aileleri sistemle alakalı
olarak bilgilendirmeliyiz. Çocuklarının başarabileceklerine inanmaları
gerekiyor. Belçika'daki öğretmenlerin ön yargısı da çocukları için eğitimi
sekteye uğratıyor. Yabancı ülkedeki insanlar işçi
çocuğu ne kadar başarılı olabilir diyerekten birçok konuya
gerekli önemi vermiyor. Gönlümüz Türkiye'de olsa
bile biz Belçika'da kalıcıyız. Hayatımıza bu konunun her türlü altını çizerek, önemseyerek
devam etmemiz gerekiyor. Türk Sivil toplum örgütleri ve politikacılar
bir araya gelemiyor. Ortak bir noktada herkes birleşebilirse olumlu gelişmeler
olacak. Belçikalıların bizi daha yakından tanıması için dilimizi, kültürümüzü
onlara daha yakından tanıtmak gerekir. Artık politikacılarında sivil
toplumlarla birlikte ortak çözümler arayacağını düşünüyorum.''
Dr. Can ÜNVER (Göç Araştırmacısı, Program Danışmanı)
'' 1964 yılından itibaren Belçika'ya kömür ocaklarında
madenlerde çalışmak üzere gelen Türklerin büyük bir çoğunluğu ilkokul
mezunuydu. Fakat bugün Belçika'da yaşayan ebeveynlere çocuklarınızın nasıl, ne
okumasını istiyorsunuz diye sorulduğunda %80'i
yüksek okul, üniversite tahsili yapsın diyor. Aslında zihinsel ve niyet
olarak iyiye gidiş var. Meseleye Türkiye'den bakınca iki öncelimiz karşımıza
çıkıyor. İlki, Türkiye'yle bağların koparılmaması,(bunun için dil çok önemli)
diğeri ise orada yaşayan vatandaşlarımızın yaşadıkları ülkede mümkün olduğunca
saygın bir konumda yaşamlarını sürdürebilecek bir gelire sahip, iyi eğitim
görmüş bir topluluk halinde yaşamalarını görmek...Bu bizim
önceliklerimizdir. Belçika diğer ülkelere nazaran daha liberal bir tavır
içerisindedir. Eğitim konusunda değilse bile birçok konuda böyledir. Belçika'da
Türk sivil kuruluşlarının koordineli bir girişim hazırlaması gerekiyor.
Belçika'daki Türk toplumunun kurumsal senkronizasyonla olumlu gelişmeler
kaydedeceğini düşünüyorum.''
Sinan ADA (T.C. Brüksel Büyükelçiliği Eğitim
Müşaviri)
'' Önceki yıllarda yapılan araştırmalarda Türk toplumunun
ve göçmenlerin Belçika toplumuna göre eğitim düzeyinde aşağı olduğunu
biliyoruz. Bir çocuk dünyaya geldiğinde ilk iş olarak ana dilini öğreniyor.
Belçika'daki göçmen Türk çocukları tam anlamıyla Türkçeyi öğrenemiyor. Belçika
on iki yıl zorunlu eğitim vermektedir. (Toplam altı yaşından on sekiz yaşına
kadar.) İlk altı yıldan yani ilkokuldan sonra yönlendirme yapılmaktadır. Bunlar
genel eğitim, teknik eğitim ve mesleki eğitimdir. Türk çocuklarımız ise genelde
meslek eğitimine başvuruyor. Göçmen çocukların eğitimdeki başarısızlığının
nedeni eğitim dilini anlayamamalarından ve dil sorunundan kaynaklıdır. Sosyal
politika açısından Belçika'da işsizlik parası mevcuttur. %30 civarında Türk
göçmen bundan faydalanıyor. Bu durumda çocuklarımıza kötü bir örnek teşkil
etmektedir. Önce çocuklarımıza hedef koymak gerekiyor. Meslek tanıtım günleri
düzenlemek hedeflerimiz arasında. Çocuklarımız hedeflerini bulduğu zaman daha
da iyi yerlere geleceğimize inanıyorum.''
Derleyen: Ekin Hazal Doğruyusever
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder