Programı canlı dinlemek için CANLI linkine tıklayın; radyodan dinleyemediyseniz sayfaya daha sonra eklenecek yayını dinleyin linkini tıklayın
Tam yurttaşlık için Almanya Türk toplumunun eğitim stratejisi ne olmalı?
Almanya
Türk toplumunun genel eğitimlilik düzeyi, eğitime ilişkin sorunları neler?
Almanya
Türk toplumunun Almanya’nın tam katılımlı, her hakkını kullanabilen gerçek
yurttaşları olabilmesi için nasıl bireyler yetiştirmesi gerekiyor?
Türk
toplumu geleceğine yani çocukları ve gençliğinin eğitimine nasıl yaklaşmalı?
Almanya’da
tam yurttaşlık için göçmen kökenlilerin eğitim açısından birlikte hareket etme
zorunluluğu var mı?
Toplumun
tüm kesimleri birlikte bir strateji uygulayabilir mi?
Böyle
bir strateji olsaydı ana unsurları neler olurdu?
Tayfun
Keltek
Kuzey Ren Vestfalya Uyum Meclisleri
Birliği Başkanı
Mete
Atay
Almanya
Türk Öğretmenler Federasyonu Onursal Başkanı
Dr.
Can Ünver
Göç Araştırmacısı
Program Danışmanı
Doç.
Dr. Murat Erdoğan
Hacettepe Üniversitesi
Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdür
süre: 48'
Yayından:
12 Mart 2014 tarihinde gerçekleştirdiğimiz programda
geçen hafta işlediğimiz gibi Almanya'daki eğitim konusu detaylı bir şekilde ele
alındı. Biz Burada Kalıcıyız'da bu hafta Almanya Türk toplumunun genel eğitimlilik
düzeyi, eğitime ilişkin sorunları neler? Almanya Türk toplumunun Almanya’nın
tam katılımlı, her hakkını kullanabilen gerçek yurttaşları olabilmesi için nasıl
bireyler yetiştirmesi gerekiyor? Toplumun tüm kesimleri birlikte bir strateji
uygulayabilir mi? gibi birçok soru cevabını bulmaya çalıştı. Programımızın
konukları arasında Göç araştırmacısı-Program Danışmanımız Dr. Can ÜNVER, Kuzey Ren Vestfalya Uyum Meclisleri Birliği
Başkanı Tayfun KELTEK, Almanya Türk Öğretmenler Federasyonu Onursal Başkanı
Mete ATAY ve Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi
Müdür'ü Doç. Dr. Murat ERDOĞAN yer aldı. Telefon bağlantısı ile yayınımıza bağlanan
Tayfun Keltek, Almanya'daki eğitim sorununda hatanın direkt olarak sistemin
kendisi olduğunu, göçmenlerin ise artık
Almanyalı oldukları gerçeğini kabul etmesi gerektiğini belirtti. Dr. Can Ünver
ise, eğitimin bir bütün olarak düşünülmesi gerektiğini ,sadece eğitim politikasının
düzeltilmesiyle sorunların çözülemeyeceğini, olaya daha kapsamlı bakılması
gerektiğini vurguladı. Bu konuda benzer düşüncelere sahip olan Mete Atay,
eğer
kararlı bir şekilde eğitim sorunu üzerinde durulur ve köklü çözümler getirilir,
konunun ciddiyeti herkes tarafından kavranırsa bu sorunlarında çözülebileceğine
olan inancını ortaya koydu. Son olarak sözü devralan Doç. Dr. Murat Erdoğan
ise; göçmen çocuklarının eğitim konusunda yaşadıkları en önemli sorunun anadil
konusu olduğunu, anaokuluna başlama yaşının biraz daha erkene çekilmesi
durumunda bu sorunun da çözülebileceğini vurguladı.
Tayfun KELTEK (
Kuzey Ren Vestfalya Uyum Meclisleri Birliği Başkanı)
''Yerleşik toplumdaki eğitimle göçmen olan
toplum arasında verilen eğitimde büyük farklılıklar bulunmaktadır. Göçmen
kökenli çocukların bir artısı var o da iki dil sahibi olarak büyüyorlar. Almanya'daki en büyük sorun çocuğun
var olan yeteneğinin dikkate alınmadan suni olarak tepeden inme dil öğretilmeye
çalışılmasıdır. Almanya
düzen toplumudur. Bana göre Almanya'da eğitimdeki hata sistemin tam
olarak kendisindedir. Göçmen kökenli çalışanlardaki istek Alman
toplumundan daha ileridedir. Benim bulunduğum eyalette olumlu gelişmeler yaşanıyor.
Almanya'daki eğitim sistemini ne yazık ki istediğimiz biçimde değiştirme imkanımız
yok ama mutlaka göçmen Türk halkının
ilgilerinin Almanya'ya yönelik desteklenmesi gerektiğini düşünmekteyim.
Göçmenlerinde artık Almanyalı olduklarını kabul etmeleri gerekir bu sorunun
çözümünde büyük bir rol oynayacaktır.''
Dr.Can ÜNVER (Göç
Araştırmacısı-Program Danışmanı)
''Eğitim bir bütün olarak düşünülmelidir ve
Almanya'da göçmenlerin biraz da olsa üniversite fetişizminden vazgeçmesi
gerekir. Türkiye'de üniversiteden mezun olup işsiz kalan çok kişi var. Bu
yüzden çocuklar yeteneklerine göre tercih yapmalıdır. Göçmen kökenlinin kırılgan
bir konumu vardır. İlgisine yeteneğine ve niteliğine göre seçimlerini yapmalılardır.
Almanya'daki göçmen Türklerimiz çocuklarının eğitimiyle yakından ilgileniyor.
Bütüncül bir yaklaşımla ele almadığımız sürece sorunlar kökünden çözülemez.
Sadece eğitim politikasını düzeltmekle iş çözülmez, yabancılarla ilgili
sorunlarında çözülmesi gerekir. Almanya'da bütüncül stratejiye ulaşmak
için Türk Örgütlerinin çalışmaya başlaması gerekir. ''
Mete ATAY (Almanya Türk Öğretmenler
Federasyonu Onursal Başkanı)
'' Almanya'da 80'li yıllarda eğitimle ilgili çok büyük
kampanyalar başlamıştı. 80'li yıllar öncesinde Türk aileleri çocuklarını
anaokuluna yollamıyorlardı fakat yapılan kampanyalar sonrası bu sorun çözüldü.
Burada asıl demek istediğim; bir sorunun üzerinde durulduğunda, istekli olunduğunda
ve konuyla alakalı kampanyalar yapıldığında bunun gibi birtakım sorunların çözülebildiğidir. Şimdilerde Almanya'da eğitimle
alakalı olarak görülmekte olan üç sorun
göze çarpmaktadır.. Bunlar sırasıyla;
Alman eğitiminde öğrenim gören Türk çocuklarının başarısızlıkları, meslek eğitimi
ve anadil konusu...Eğer kararlı bir şekilde bu sorunlar üzerinde durulur ve
köklü çözümler getirilir, konunun ciddiyeti herkes tarafından kavranırsa bu
sorunlarında çözülebileceğine inanıyorum. Bir okulda öğrenciler başarısızsa bu
sadece öğrencinin başarısızlığı değildir bu eğitimin, sistemin, toplumun, ailenin
kısacası birçok şeyin başarısızlığıdır. Bunun çözümü eğitimin köklü bir reforma
gitmesiyle çözülebilir.
Almanya
üzerinde o kadar çok araştırma yapıldı ki artık yapılması gereken bu bulunan
bulgulardan çözüm yoluna gitmektir. Siyasilerin göçmen hakkında bakış açıları
değişmeli, planlı programlı
çalışılmalı, çifte vatandaşlığın getirilmesi, göçmenlere yönelik onları da
kapsayıcı bir eğitim sistemi oluşturulmalıdır. Alman eğitim
sisteminin göçmen ailelere her şeyden önce güven vermesi gerekiyor.
Almanya'daki vatandaşlarımızın aileleri için söylenen ''eğitime destek olmuyorlar, çocuklarına yardımcı
olmuyorlar'' sözüne kesinlikle katılmıyorum. Türkiye'de bir söz vardır hepimiz
biliriz '' Ben ceketimi satar yine de çocuğumu okuturum'' aynı bu sözdeki
gibi Türk ailelerimiz çocuklarının eğitimi söz konusuysa her şeyi yapmaya hazırlar. Sözümün başında da belirttiğim gibi okul
öncesi eğitim Almanya'da nasıl çözüldüyse, günümüzde bir ucundan değil, konunun bir bütün olarak
ele alınmasıyla çözüme kavuşturulabilir.''
Doç.Dr Murat ERDOĞAN (Hacettepe
Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdür'ü )
'' Çocukların ana dil eğitimi sıkça tartışılan
konular arasındadır. Yapılan bir araştırmaya göre; Fransa'da yaşayan Türklerin
Fransızcasının Almanya'da yaşayan Türklerin Almancasından daha iyi olduğu
ortaya çıkmıştır. Bununda basit bir sebebi var; anaokulu sistemi Fransa'da çok
daha erken yaşta başlıyor.( Yaklaşık olarak 2- 2buçuk yaşlarında) Almanya'da
ise bu yaş dört yaşa kadar çıkabiliyor. Bu durumda sürekli Almanya'da tartışılan
konulardan bir tanesidir. Anaokulu eğitimi erken başlayabilirse çocukların
o ülkenin dilini öğrenebilme oranında doğal
olarak artış gösterir. Yaşanılan ülkenin belirli bir sistemi ve oturmuş
bir yapısı vardır. İkinci bir konuda herkes üniversiteye gitmek zorunda değildir.
Almanya'da meslek okullarının büyük bir işlevselliği var. Alman eğitim
sisteminin özelliklerinde elitist olması, sadece Almanya'da değil diğer Avrupa
ülkelerinde de gözlenmektedir. Türkiye'de sosyal geçişkenlik çok yüksek
olduğu için herkesin üniversiteye gitme imkanı ve bir meslek sahibi olma imkanı
gerçekleşebiliyor. Almanya'da İngiltere'de Fransa'da eğitimin çok daha elitist
bir sistem içeresinde geliştiğini görüyoruz. Ailelerimiz için iki farklı
yaklaşım var. Birincisi gerçekten göçmen olma hissiyle hareket eden, daha çok
para kazanmaya odaklanan yapıları var. İkinci olarak da ailelerde eğitim
konusunda ayrımcılığa uğradıkları düşüncesi vardır. Bu ciddi bir sorundur ve
Alman Hükümetinin bir an evvel bu konuyla ilgili çalışmalarını sürdürmesi
gerekir. Yurtdışında yaşayan ailelerin/öğrencilerin elinde birçok imkan olmasına
rağmen diploma alan öğrenci sayısı çok azdır yani okulu bırakan çok sayıda Türk
göçmen vardır. Ciddi bir biçimde çocuklarımız okulu terk ediyor. Bu konuda
toplumun ve ailelerin bilgilendirilmesi gerekir.''
Derleyen: Ekin Hazal Doğruyusever
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder