Programı canlı dinlemek için CANLI linkine tıklayın; radyodan dinleyemediyseniz sayfaya daha sonra eklenecek yayını dinleyin linkini tıklayın
Göçmenlikten yurttaşlığa geçişte önemli bir unsur olarak eğitim
Almanya Türk
toplumunun genel eğitimlilik düzeyi, eğitime ilişkin sorunları neler?
Almanya Türk
toplumunun Almanya’nın tam katılımlı, her hakkını kullanabilen gerçek
yurttaşları olabilmesi nasıl bireyler yetiştirmesi gerekiyor?
Türk toplumu
geleceğine yani çocukları ve gençliğinin eğitimine nasıl yaklaşıyor?
Almanya’da
tam yurttaşlık için göçmen kökenlilerin eğitim açısından birlikte hareket etme zorunluluğu
var mı?
Dr. Ali
Sak
Almanya Kuzey Ren Vestfalya Veli Derneği Başkan
Yardımcısı
Mete Atay
Almanya Türk
Öğretmenler Federasyonu Onursal Başkanı
Dr.
Can Ünver
Göç Araştırmacısı
Program Danışmanı
Doç. Dr. Murat Erdoğan
Hacettepe Üniversitesi
Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdür
Yayından:
5 Mart 2014 tarihinde
gerçekleştirdiğimiz ''Biz Burada Kalıcıyız'' programında Almanya'da uygulanan eğitim
konusu ele alındı. Almanya Türk toplumunun genel eğitimlilik düzeyi, eğitime
ilişkin sorunları, Almanya Türk toplumunun Almanya’nın tam katılımlı, her hakkını
kullanabilen gerçek yurttaşları olabilmesi, bireylerin nasıl
yetişmesi gerektiği ve Türk toplumunun geleceğine yani çocukları ve gençliğinin eğitimine
nasıl yaklaşıldığı program boyunca konuşulan konular arasındaydı. Almanya Kuzey
Ren Vestfalya Veli Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Ali SAK, Almanya Türk Öğretmenler
Federasyonu Onursal Başkanı Mete ATAY, Program danışmanımız- Göç araştırmacısı Dr.Can ÜNVER ve Hacettepe
Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Dr. Murat ERDOĞAN'ın katıldığı programda sırasıyla
Almanya'da uygulanan eğitimin artıları ve eksileri ele alındı. İlk olarak sözü devralan Ali
Sak, Almanya'daki Türk toplumunun eğitim düzeyinin istenilen boyutta olmadığını ve
genel olarak Almanya'ya bakıldığında tek dil ve tek kültür anlayışların olduğunu ve bu anlayışın topluma genel olarak yayıldığını
dile getirdi. Mete Atay ise tarihi bir bakış açısıyla değerlendirerek Almanya'nın
1970'lerden beri eğitim sistemi üzerinde ki sorunlarına kulak tıkadığını
belirtti. Program Danışmanımız Can Ünver ise; Almanya'daki eğitim sisteminin
bir bütün olarak ele alınması gerektiğini vurguladı. Son olarak görüşlerini
belirten Murat Erdoğan ise; Türk
göçmenlerin Almanya'da yaşadığı sorunlar arasında çocuklarının üniversiteye
mi yoksa meslek okullarına mı gitsin
ikilemi arasında kaldığını dile getirdi.
Dr. Ali SAK (Almanya Kuzey
Ren Vestfalya Veli Derneği Başkan Yardımcısı)
''Almanya'daki Türk toplumunun eğitim düzeyi istenilen boyutta değildir. Bunun da değişik sebepleri vardır. Düşük eğitim
seviyesi mutlaka arttırılmalıdır. Dernek olarak veli seminerlerinde velilere eğitimin önemini anlatıyor ve karmaşık
olan eğitim
sistemini açıklayarak okullarda aktif olmaları gerektiğini
öneriyoruz..
Bakanlıkla ortak çalışmalarımız var. Veliler bize
ayrımcılık şikayetiyle geliyor. Özellikle ana dil konusunda yoğun şikayetler geliyor. Kanuni dayanağı
olmamasına rağmen okullarda Türkçe konuşma yasağı getiriliyor . Türkçe konuşma yasağında ilgili Müdürlüklere yazışmalarda bulunuyor,
şikayetlerimizi belirtmeye çalışıyoruz. Ana dil
derslerinde kısmen başarılıyız fakat ana dil derslerine katılım gittikçe azalıyor.
Almanya'da tek dil ve tek kültür anlayışı var. Bu anlayış toplumun
geneline doğru yayılmıştır. Genel olarak Almanya ve Hollanda gibi
ülkelerde bulunan Türk kökenli insanların beraberinde getirmiş oldukları eğitim seviyeleri %60 dolayında. Görüldüğü gibi eğitim seviyesi
düşük
fakat göçmenliklerde bu aşağılanma duygusu ve kendini ispatlama isteği bunu aşıyor ve kendi çocuklarının eğitim seviyesinin kendilerinden
çok daha ileri olmasını istiyorlar. İstemekle beraber bunun yolunu bulamıyorlar. Bence sıkıntı yaşadıkları
nokta tam olarak budur. Türkiye'yi- kendi hükümetimizi de bu yönden eleştirmeliyiz.
Yıllardır Almanya'da on üç konsoloslukta eğitim ataşesi yok, kadrolar boş
kalmakta. Kendi hükümetimizin bu yönde ki duyarsızlığı bizi üzüyor. Maalesef zor şartlar altında
sivil toplum kuruluşlarımız kendi değerleri için çabalıyor. Türk eğitim sistemi ile Alman eğitimi arasında farklılıklar vardır.
Almanya'da okullar, meslek okulları ve
üniversiteler olmak üzere ikiye ayrılır. Türkiye'den getirdiğimiz bir anlayış var o da şudur; eğitimde başarılı
olmanın koşulu üniversite bitirmektir düşüncesi ama Almanya için bu geçerli değil.
Meslek okulları da büyük bir öneme sahip. Alman eğitim sistemi çocuğu
kapasitesine göre ayırıyor. Bu ayrımı iyi bilmemiz gerekiyor ve Alman eğitim
sisteminin bu avantajının da iyi kullanılması gerektiğini düşünüyorum.''
Mete ATAY (Almanya Türk Öğretmenler
Federasyonu Onursal Başkanı )
Uluslararası bir düzeyde Almanya 1970'lerden beri bu eğitim sorunlarına
ve başka ülkelerin görüşlerine hep kulak tıkadı. 70'li 80'li yıllarda göçmen çocukların zeka seviyesine, yaş ortalamasına bakmadan hepsini bir sınıfta topladılar
çünkü çocuklara geçici gözüyle bakılıyordu. Bu günlerde geçmişte yapılan bu yanlışların sıkıntılarını çekiyoruz. Göçmen çocuklarımız, Almanca öğretilerek veya yeteneklerine göre
yönlendirilmiş olsaydı birtakım sorunlar yaşanmayabilirdi. Bu aynı zamanda göçmenler açısından
Alman eğitim sistemine güvensizliği de beraberinde getirdi. Türk ve Alman eğitim
sistemi arasında ki farkı Türkler hala anlamış değil. Türkler çocuklarının
meslek eğitimi almasını değil daha çok üniversite eğitimi almasını istiyor ve
bu yönde zorluyor. Bu yüzden çocuk ile
aile arasında yaşanan sorunlarda artıyor.
Türkler, meslek öğrenmenin aslında iyi bir şey olduğunu tam
olarak idrak edemiyorlar.Veliler mutlaka bilinçlendirilmelidir. Bu konuda ve çocuklarının yetenekleri konusunda bilgilendirilmeleri çok önemlidir.''
Dr.Can Ünver ( Göç araştırmacısı-
Program Danışmanı)
'' Alman Anayasasına göre her eyaletin kendine has eğitim politikaları
olabiliyor. Burdan ortaya çıkan bir sorun var. Yaklaşık elli küsür senedir göçmen sorunu denilince akla ilk olarak eğitim
sorunu gelmiştir. Okula giden çocuklar
dördüncü kuşak ve bu
kuşak düşünülecek olursa bu sıkıntıların çoktan giderilmesi gerekirdi. Kuzey Ren Westfalya Eyaleti eğitim konusunda daha
liberal düşünmektedir. Bu eyalette Türkçenin yabancı dil olarak kabul edilmesi
konusunda önemli kazanımlar elde edildi. Bana göre eğitimi bir bütün
olarak ele almalıyız bu mantığa göre eğitim, ana kucağından itibaren başlamalıdır. Dil konusunda çok büyük sıkıntılar yaşanmakta...Eğitim
sosyologları önce ana dilin öğrenilmesini
daha sonra yabancı dilin öğrenilmesi gerektiğini savunuyor.Almanya'da
ise bunun tam tersini savunulmaya başladı. Algı
yönetimine ihtiyacımız var. Bu yüzden yeni taleplerde bulunmak lazım. Göçmen kökenli
Türklerin Almanya'da yeni bir şevkle eğitim konularını a'dan z'ye ele almaları
ve ve yeni bir algı içerisine sokmaları gerekiyor. Alman eğitim sisteminde
elitist bir yapı mevcuttur. Bu elitistlik Almanya'nın genel eğitiminde bir
sorun aslında.. Alman toplumunda alt katmanda olan insanların çocukları genelde
doktor veya mühendis olarak yetişmiyor veya aralarından çıkmıyor.
Böyle düşünüldüğünde sorun direk olarak göze çarpıyor.''
Dr.Murat ERDOĞAN (
Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü)
''Türk göçmenlerin Almanya'da yaşadığı sorunlar arasında çocuklarının
üniversiteye mi yoksa meslek okullarına
mı gitsin ikilemi yer alıyor. Almanlar
göçmen çocukların kendi eğitim seviyelerini düşürdüğünü söylüyor. Temel
sorunlar aslında burada başlıyor.''
Derleyen: Ekin Hazal
Derleyen: Ekin Hazal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder