19 Şubat 2014 Çarşamba

Biz burada kalıcıyız - 19 Şubat 2014

Programı canlı dinlemek için CANLI linkine tıklayın; radyodan dinleyemediyseniz sayfaya daha sonra eklenecek yayını dinleyin linkini tıklayın

Göçmenlikten yurttaşlığa geçişin temelleri – Hollanda Türk Toplumu
Türkiye kökenlilerin Hollanda’da yaşama katılım düzeyi

2013’te yapılan seçimler sonunda siyasi katılımla ilgili durum 


Göç kökenliler açısından bir ülkenin yerleşik yurttaşları olmak yaşamlarında nasıl bir değişiklik getirecek?

Göçmenlikten yurttaşlığa geçişte engeller, fırsatlar

Ahmet AZDURAL
Hollanda Türkler için Danışma Kurulu Müdürü








   Süre: 50'26"


Dr. Veyis GÜNGÖR
Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi Başkanı

Dr. Can Ünver
Göç Araştırmacısı
Program Danışmanı



19 Şubat 2014 tarihinde gerçekleştirdiğimiz  ‘’Biz Burada Kalıcıyız’’ programında önemli  konulara değinildi.  Göç  araştırmacısı Dr. Can ÜNVER, Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi Başkanı  Dr Veyis  GÜNGÖR  ve Hollanda  Türkler için Danışma Kurulu Müdürü Ahmet AZDURAL’ın  katıldığı programda  göçmenlikten yurttaşlığa geçişin temelleri  ve Hollanda Türk toplumu konuşuldu.  2013’te yapılan seçimler sonunda siyasi katılımla ilgili durum, göçmenlikten yurttaşlığa geçişte karşılaşılan zorluklar ve fırsatlar konuşulan konular arasındaydı.
Türk kökenlilerin Hollanda’da 2013’te yapılan seçimler sonunda geldiği durumu anlatan Ahmet Azdural, 14 mayıs 2014 tarihi ile Hollanda arasında karşılıklı göç anlaşması imzalanmasının 50.yılı olacağını belirterek Türk toplumunun geçici işci göçünden yerleşik hayata geçiş sürecini tamamlamak üzere olduğunu söyledi.Geçen sürede Türk toplumunun bazı alanlarda başarılı olduğuna bazı alanlarda ise yeterince başarılı olamadığına değinen Azdural, başarılı olduğu alanların başında ‘’siyasal katılım’’ ve ‘’girişimciliğin ‘’  önde geldiğini belirtti. Türklerin Hollanda’da en iyi katılımı gösteren ve kamu yönetiminde en geniş sorumluluk alan etnik bir grup özelliği taşıdığını belirten Azdural,19 Mart 2014 tarihinde Hollanda’ da yerel seçimlerin yapılacağını ve özellikle Türk kökenli adayların çok sayıda bulunacağını sözlerinin arasına ekledi. Tüm bu başarılara karşı Eğitim alanında ciddi sorunların yaşandığını ve Hollanda-Türk toplumunun özellikle bu alanlarda bulunan fırsatlardan yeterince yararlanamadığı anlamına  geldiğini söyleyen Azdural, yaşanan olumsuzlukları sıraladı. Aynı konuda göçmen algısına değinen Can Ünver ise;  göçmen olgusunun bir takım sembollerden oluştuğunu, bu sembollerin zaman içerisinde oluştuğunu ve kolay kolay geçmediğini belirterek,  algının değişmesi için sadece Türklerin ve göçmenlerin çaba göstermesinin yetmediğini bu algının değişimine hazır olan bir toplum içerisinde yaşamak gerektiğini dile getirdi. Azdural gibi eğitim sorununa değinen Can Ünver,  bu algıyı kaldırmak için yapılabilecek en etkili şeyin eğitim seferberliği olduğunu söyledi. Sözü devralan Veyis Güngör ise; göçmenlikten yurttaşlığa geçişte birçok alanda yurttaşlığa geçmiş bulunmakta olunduğunu, Türklerin Hollanda da siyasi katılımda önemli bir yerlere geldiğini ve diğer ülkelere bakıldığında Hollanda’ da 25 yıldır bu hakka sahip olduğunu sözlerine ekledi.

Ahmet AZDURAL (Hollanda  Türkler için Danışma Kurulu Müdürü)

Hollanda’da 50 yıllık süreçten geçip bugüne kadar gelen Türk toplumunun temel hedefi kendi kabuğunu kırarak Hollanda toplumuna daha iyi açılmak olmalıdır.

‘’ 14 mayıs 2014 tarihi ile Hollanda arasında karşılıklı göç anlaşması imzalanmasının 50. yılına gireceğiz. Geride bıraktığımız bu 50 yıla geniş bir açıdan baktığımızda şöyle bir manzara görüyoruz; Türk toplumu geçici işci göçünden yerleşik hayata geçiş sürecini tamamlamak üzere..Geçen sürede Türk toplumu bazı alanlarda başarılı oldu bazı alanlarda ise yeterince başarılı olamadı. Başarılı olduğu alanların başında siyasal katılım ve girişimcilik önde gelmektedir. Yaklaşık yirmi bin girişimcisiyle en genç girişimci grubunu oluşturuyor. .Halen Türk kökenli altı milletvekili Mecliste bulunuyor. On iki eyalet Milletvekili eyalet meclislerinde görev yapıyor ve iki yüz dolayında seçilmiş belediye meclisi üyeleriyle sayısal anlamda bakıldığında göreceli olarak Hollanda’ da en iyi katılımı gösteren ve kamu yönetiminde en geniş sorumluluk alan etnik bir grup özelliği taşımaktayız. .19 Mart 2014 tarihinde Hollanda’da yerel seçimler yapılacak ve özellikle Türk kökenli adaylar çok sayıda bulunmakta. Yani artık çok farklı toplumsal kesimlerden de Hollanda siyasal hayata katılım mevcut.Türkler arasında örgütlenme oranı genel olarak diğer gruplara göre daha yüksek olması ve bunda da kendi iç sosyal ilişkileri sayesinde örneğin suç olayına karışan gençlerin oranının bazı azınlık gruplarından daha düşük olması da bu içine kapanık toplum yapısının avantajları olarak görülmektedir.  Bunun nedeni olarak da Türk toplumunun daha içine kapanık bir yapısı olduğunu dile getirir Sosyal Bilimciler..Tüm bu başarılara karşı eğitim alanında ciddi sorunlar yaşanıyor bu da Hollanda-Türk toplumunun özellikle bu alanlarda bulunan fırsatlardan yeterince yararlanamadığı anlamına da geliyor.  Bunlara kısaca bakacak olursak; örneğin eğitimde başlıklar halinde bir iki noktaya değinmek istiyorum .Temel eğitimde Türk çocuklarının eğitime 2 yıl geç başlamaları özellikle dil konusunda ciddi sıkıntıları yaratıyor.
Sekiz yıllık temel eğitim sonunda çocuklarımızın %60ı  düşük seviyeli meslek okullarına yönlendiriliyor. Türk çocuklarının yaklaşık %40'ı temel eğitimde sahip olduğu zeka düzeyinin altında başarı gösteriyor. Bunun nedeni Hollanda Eğitim-Sen'in bizim çocuklarımızı eğitmede başarısız olması, öğretmenlerin beklentilerinin çok düşük olması, çocuklarımızla yeterince ilgilenmemeleri, çocuklarımızın dil sorunu yaşamaları... İş piyasasına baktığımızda halen özellikle gençler arasında %30, yetişkinlerde ise %17 oranında işsizlik görülüyor. Hollanda’da 50 yıllık süreçten geçip bugüne kadar gelen Türk toplumunun temel hedefi kendi kabuğunu kırarak Hollanda toplumuna daha iyi açılmak olmalıdır. Buna da isterseniz Türkiye'deki popüler deyişle Hollanda içinde yapmak zorundayız. Siyasi partiler başta olmak üzere Hollanda toplum yapısına yön veren tüm kurum ve kuruluşlarda yer alarak etkili olmalıyız. Sadece kendi grubumuzla ilgili Hollanda toplumunun genelini ilgilendiren sorunlar konusunda çözüm arayışlarında aktif şekilde yer almalıyız .Sonuç olarak gelinen nokta da bu ülkede eşit koşullarda tam vatandaşlık olması gerektiğini düşünüyorum fakat bu yeterli olmuyor. Hollanda toplumunun da biraz daha açılması gerekiyor. Hollanda son 12 yıldır yabancılara kapısını kapatmış ,içine kapanık bir ülke olarak gözüküyor. Onların da kendilerini daha çok yeni gruplara açması gerektiğini kabullenmesi gerekiyor. Bizlere de büyük görevler düşüyor.  Türkiye kökenli olmamıza rağmen aynı zamanda Hollandalıyız bu süreçte. Geleceğimizi Hollanda üzerinde düşünmeliyiz. Her ne kadar Kalbimiz ana vatan Türkiye’de atsa da yavru vatan Hollanda’yı da geleceğimizin, çocuklarımızın olduğu gerçeğini de giderek  daha çok benimsemeliyiz. Önümüzde ki dönemin hedefi kısaca bir cümleyle özetlenebilir, Hollanda artık bizimde ülkemiz. Değişen dünya gerçeğini hepimiz kabullenmek zorundayız . Son yıllarda ABD ikiz kulelere yapılan saldırılar ve bunun akabinde Hollanda ‘da bir siyasi parti liderinin öldürülmesi daha sonra bir film yönetmeninin aşırı İslamcı olduğu söylenenler tarafından öldürülmesi bu gibi olaylar Hollanda’da farklı gruplar arasında ki uçurumları çok derinleştirdi ve özellikle yabancılara ve Müslümanlara karşı bir tavır oluştu.Günümüzde 10- 12 yıldan beri bu süreç devam etmektedir. Yabancılar bu ülkeye bir yük olarak gösteriliyor. Onların katkıları, çabaları küçümseniyor bir anlamda ötekileştiriliyorlar. Bu konu Türklerin daha da içine kapanmasına sebep oldu. Bu süreçte Hollanda farklı bir politika izlemeli ve kendi vatandaşları gibi bir çizgi izlemeli mesela buna örnek olarak ABD ‘de Obama her sene Ramazan ayında Beyaz Sarayda iftar yemeği veriyor ve burada Müslümanların varlığını kabul eden onları takdir eden bir nevi kucaklayıcı bir politika izliyor. Hollanda ‘da fırsat eşitliğinin gelmesi gerektiğini düşünüyorum.  Örneğin eğitimdeki iş gücü piyasasındaki mağduriyet gibi.. İş gücü alanında yaşanan mağduriyetin en büyük sebebi ayrımcılıktır.Bu anlamda devlete çok görev düştüğünü ve kapsayıcı,kucaklayıcı politikalar izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.’’

Dr. Can ÜNVER   (Göç  araştırmacısı,Program Danışmanı)

Eğer yaşadığınız toplumda geneli ilgilendiren sorunlar varsa bu sorunlarla ilgili olarak bir duruşunuz olduğunu ve o duruşunuzla ilgili olarak demokratik haklarınızı kullanmak suretiyle o toplumda söz sahibi olduğunun anlatılması gerekmektedir. 

‘’Göçmen algısı bir takım sembollerle oluşuyor.Bu semboller zaman içerisinde oluşuyor ve kolay kolay ortadan kalkmıyor. Algının değişmesi için sadece Türklerin ve göçmenlerin çaba göstermesi yetmiyor. Bu algının değişimine hazır olan bir toplum içerisinde yaşamak gerekiyor. Artık dünyada yeni oluşumlar meydana geliyor dolayısıyla bu yeni oluşumlar içerisinde eskiden kalma,hükmü kalmamış bir takım algıların değişmesi gerekiyor. Bizim Müslüman olmamız belki eğitim düzeyimizin çok iyi olmadığına ilişkin algı bir takım farklı düşüncelerin oluşmasına neden oluyor. Bizim bu algıyı kaldırmak için yapabileceğimiz en etkili şey’’ eğitim seferberliğidir’’.Eğitim seferberliğinden kasıt o ülkenin sunmakta olduğu hizmetlerden, eğitim hizmetlerinden en geniş biçimde yaralanmaktır.İkincisi, toplumu ilgilendiren konularda söz sahibi olmaya çalışmaktır. Eğer yaşadığınız toplumda geneli ilgilendiren sorunlar varsa bu sorunlarla ilgili olarak bir duruşunuz olduğunu ve o duruşunuzla ilgili olarak demokratik haklarınızı kullanmak suretiyle o toplumda söz sahibi olduğunun anlatılması gerekmektedir. Bu algıları bu şekilde kırmak mümkün olacaktır. Avrupada'ki elli küsürlük göç tarihimizin bu zamanlarında önemli bir kırılma meydana gelmektedir.’’

Dr. Veyis  GÜNGÖR  (Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi Başkanı)

Hollanda Türk Toplumu daha çok içine kapanık bir yapılanma ve örgütlenmeyi sağlamış durumda. Her ne kadar bedenleri Hollanda da olsa da, gönülleri fikirleri, günlük siyasi gündemi Türkiye'yi takip etmekle geçiyor.

‘’Göçmenlikten yurttaşlığa geçişte bir çok alanda yurttaşlığa geçmiş bulunmaktayız .Bu yıl Hollanda’ya göçün 50.yılı ancak biz içinde yaşadığımız Hollanda toplumunun hala içince olmadığını gözlemliyoruz. Hollanda Türk Toplumu daha çok içine kapanık bir yapılanma ve örgütlenmeyi sağlamış durumda. Her ne kadar bedenleri Hollanda da olsa da, gönülleri fikirleri, günlük siyasi gündemi Türkiye'yi takip etmekle geçiyor. Bu yönden bu toplumun hala içinde olmadığımızı söyleyebilirim. Somut bir örnek vermek gerekirse 19 Mart’da belediye seçimleri var Türkiye'de de var ama Hollanda'daki Türklere  sorduğumuzda akla ilk gelen Türkiye'de ki yerel seçimlerdir.Tabi ki bu göçmen için arzu edilmeyen bir yapı. Diğer göçmen gruplarında bu az rastlanıyor. Bunun nedeni Türkiye'de ki güçlü bağlarımız olabilir. Hollanda da siyasi katılımda önemli  yerlere geldik. Diğer ülkelere bakıldığında Hollanda’da 25 yıldır bu hakka sahibiz. Siyasi katılımın ölçüsü sadece sandığa gidip oy kullanmak demek değildir. Bu vazifeyi üstlenmekle bu sağlanabilir. Siyasi katılım sadece Milletvekili olmak değildir. Diğer organların her  görevinde yer almaktır. İslamifobik, ırkçılık, ayrımcılık olduğu sürece  biz bu durumdan çıkamayız. Okullarda kurumsal ayrımcılık var. Siyah saçlı çocuklara siz Hollandalı değilsiniz deniliyor.  Dolayısıyla bu çatışma olmasa bile bu ayrışma günümüz Batı toplumlarında devam edecek  gibi duruyor. Umarım 2014 yılı göçün 50.yılında Hollanda’da nereden nereye geldiğimiz konusunda önemli bir fırsat olur.

Derleme: Ekin Hazal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder