Programı canlı dinlemek için CANLI linkine tıklayın; radyodan dinleyemediyseniz sayfaya daha sonra eklenecek yayını dinleyin linkini tıklayın
19 Şubat 2014
tarihinde gerçekleştirdiğimiz ‘’Biz
Burada Kalıcıyız’’ programında önemli
konulara değinildi. Göç araştırmacısı Dr. Can ÜNVER, Hollanda Türkevi
Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr
Veyis GÜNGÖR ve Hollanda
Türkler için Danışma Kurulu Müdürü Ahmet AZDURAL’ın katıldığı programda göçmenlikten yurttaşlığa geçişin
temelleri ve Hollanda Türk toplumu
konuşuldu. 2013’te yapılan seçimler
sonunda siyasi katılımla ilgili durum, göçmenlikten yurttaşlığa geçişte karşılaşılan
zorluklar ve fırsatlar konuşulan konular arasındaydı.
Türk
kökenlilerin Hollanda’da 2013’te yapılan seçimler sonunda geldiği durumu
anlatan Ahmet Azdural, 14 mayıs 2014 tarihi ile Hollanda arasında karşılıklı
göç anlaşması imzalanmasının 50.yılı olacağını belirterek Türk toplumunun
geçici işci göçünden yerleşik hayata geçiş sürecini tamamlamak üzere olduğunu
söyledi.Geçen sürede Türk toplumunun bazı alanlarda başarılı olduğuna bazı
alanlarda ise yeterince başarılı olamadığına değinen Azdural, başarılı olduğu
alanların başında ‘’siyasal katılım’’
ve ‘’girişimciliğin ‘’ önde geldiğini belirtti. Türklerin Hollanda’da
en iyi katılımı gösteren ve kamu yönetiminde en geniş sorumluluk alan etnik bir
grup özelliği taşıdığını belirten Azdural,19 Mart 2014 tarihinde Hollanda’ da
yerel seçimlerin yapılacağını ve özellikle Türk kökenli adayların çok sayıda
bulunacağını sözlerinin arasına ekledi. Tüm bu başarılara karşı Eğitim alanında
ciddi sorunların yaşandığını ve Hollanda-Türk toplumunun özellikle bu alanlarda
bulunan fırsatlardan yeterince yararlanamadığı anlamına geldiğini söyleyen Azdural, yaşanan olumsuzlukları
sıraladı. Aynı konuda göçmen algısına değinen Can Ünver ise; göçmen olgusunun bir takım sembollerden
oluştuğunu, bu sembollerin zaman içerisinde oluştuğunu ve kolay kolay
geçmediğini belirterek, algının değişmesi için sadece Türklerin
ve göçmenlerin çaba göstermesinin yetmediğini bu algının değişimine hazır olan
bir toplum içerisinde yaşamak gerektiğini dile getirdi. Azdural gibi
eğitim sorununa değinen Can Ünver, bu
algıyı kaldırmak için yapılabilecek en etkili şeyin eğitim seferberliği olduğunu söyledi. Sözü devralan Veyis
Güngör ise; göçmenlikten yurttaşlığa geçişte birçok alanda yurttaşlığa geçmiş
bulunmakta olunduğunu, Türklerin Hollanda da siyasi katılımda önemli bir
yerlere geldiğini ve diğer ülkelere bakıldığında Hollanda’ da 25 yıldır bu hakka
sahip olduğunu sözlerine ekledi.
Ahmet
AZDURAL (Hollanda Türkler için Danışma Kurulu Müdürü)
Hollanda’da 50 yıllık süreçten geçip bugüne kadar gelen Türk toplumunun temel hedefi kendi kabuğunu kırarak Hollanda toplumuna daha iyi açılmak olmalıdır.
Hollanda’da 50 yıllık süreçten geçip bugüne kadar gelen Türk toplumunun temel hedefi kendi kabuğunu kırarak Hollanda toplumuna daha iyi açılmak olmalıdır.
‘’
14 mayıs 2014 tarihi ile Hollanda arasında karşılıklı göç anlaşması
imzalanmasının 50. yılına gireceğiz. Geride bıraktığımız bu 50 yıla geniş bir
açıdan baktığımızda şöyle bir manzara görüyoruz; Türk toplumu geçici işci
göçünden yerleşik hayata geçiş sürecini tamamlamak üzere..Geçen sürede Türk
toplumu bazı alanlarda başarılı oldu bazı alanlarda ise yeterince başarılı
olamadı. Başarılı olduğu alanların başında siyasal katılım ve girişimcilik önde
gelmektedir. Yaklaşık yirmi bin
girişimcisiyle en genç girişimci grubunu oluşturuyor. .Halen Türk kökenli altı milletvekili Mecliste
bulunuyor. On iki eyalet
Milletvekili eyalet meclislerinde görev yapıyor ve iki yüz dolayında seçilmiş
belediye meclisi üyeleriyle sayısal anlamda bakıldığında göreceli olarak
Hollanda’ da en iyi katılımı gösteren ve kamu yönetiminde en geniş sorumluluk
alan etnik bir grup özelliği taşımaktayız. .19 Mart 2014 tarihinde Hollanda’da
yerel seçimler yapılacak ve özellikle Türk kökenli adaylar çok sayıda
bulunmakta. Yani artık çok farklı
toplumsal kesimlerden de Hollanda siyasal hayata katılım mevcut.Türkler
arasında örgütlenme oranı genel olarak diğer gruplara göre daha yüksek olması
ve bunda da kendi iç sosyal ilişkileri sayesinde örneğin suç olayına karışan
gençlerin oranının bazı azınlık gruplarından daha düşük olması da bu içine
kapanık toplum yapısının avantajları olarak görülmektedir. Bunun nedeni olarak da Türk toplumunun daha
içine kapanık bir yapısı olduğunu dile getirir Sosyal Bilimciler..Tüm bu
başarılara karşı eğitim alanında ciddi sorunlar yaşanıyor bu da Hollanda-Türk
toplumunun özellikle bu alanlarda bulunan fırsatlardan yeterince
yararlanamadığı anlamına da geliyor. Bunlara kısaca bakacak olursak; örneğin
eğitimde başlıklar halinde bir iki noktaya değinmek istiyorum .Temel eğitimde
Türk çocuklarının eğitime 2 yıl geç başlamaları özellikle dil konusunda ciddi
sıkıntıları yaratıyor.
Sekiz
yıllık temel eğitim sonunda çocuklarımızın %60ı
düşük seviyeli meslek okullarına yönlendiriliyor. Türk çocuklarının
yaklaşık %40'ı temel eğitimde sahip olduğu zeka düzeyinin altında başarı
gösteriyor. Bunun nedeni Hollanda Eğitim-Sen'in bizim çocuklarımızı eğitmede
başarısız olması, öğretmenlerin beklentilerinin çok düşük olması, çocuklarımızla
yeterince ilgilenmemeleri, çocuklarımızın dil sorunu yaşamaları... İş
piyasasına baktığımızda halen özellikle gençler arasında %30, yetişkinlerde ise
%17 oranında işsizlik görülüyor. Hollanda’da
50 yıllık süreçten geçip bugüne kadar gelen Türk toplumunun temel hedefi kendi
kabuğunu kırarak Hollanda toplumuna daha iyi açılmak olmalıdır. Buna da
isterseniz Türkiye'deki popüler deyişle Hollanda içinde yapmak zorundayız. Siyasi
partiler başta olmak üzere Hollanda toplum yapısına yön veren tüm kurum ve
kuruluşlarda yer alarak etkili olmalıyız. Sadece kendi grubumuzla ilgili
Hollanda toplumunun genelini ilgilendiren sorunlar konusunda çözüm arayışlarında
aktif şekilde yer almalıyız .Sonuç olarak gelinen nokta da bu ülkede eşit
koşullarda tam vatandaşlık olması gerektiğini düşünüyorum fakat bu yeterli
olmuyor. Hollanda toplumunun da biraz daha açılması gerekiyor. Hollanda son 12
yıldır yabancılara kapısını kapatmış ,içine kapanık bir ülke olarak gözüküyor. Onların
da kendilerini daha çok yeni gruplara açması gerektiğini kabullenmesi gerekiyor.
Bizlere de büyük görevler düşüyor. Türkiye kökenli olmamıza rağmen aynı zamanda
Hollandalıyız bu süreçte. Geleceğimizi Hollanda üzerinde düşünmeliyiz. Her ne kadar
Kalbimiz ana vatan Türkiye’de atsa da yavru vatan Hollanda’yı da geleceğimizin,
çocuklarımızın olduğu gerçeğini de giderek
daha çok benimsemeliyiz. Önümüzde ki dönemin hedefi kısaca bir cümleyle
özetlenebilir, Hollanda artık bizimde ülkemiz. Değişen dünya gerçeğini hepimiz kabullenmek zorundayız . Son
yıllarda ABD ikiz kulelere yapılan saldırılar ve bunun akabinde Hollanda ‘da
bir siyasi parti liderinin öldürülmesi daha sonra bir film yönetmeninin aşırı İslamcı olduğu söylenenler tarafından öldürülmesi bu gibi olaylar Hollanda’da
farklı gruplar arasında ki uçurumları çok derinleştirdi ve özellikle
yabancılara ve Müslümanlara karşı bir tavır oluştu.Günümüzde 10- 12
yıldan beri bu süreç devam etmektedir. Yabancılar bu ülkeye bir yük olarak
gösteriliyor. Onların katkıları, çabaları küçümseniyor bir anlamda
ötekileştiriliyorlar. Bu konu Türklerin daha da içine kapanmasına sebep oldu. Bu süreçte Hollanda farklı bir politika
izlemeli ve kendi vatandaşları gibi bir çizgi izlemeli mesela buna örnek olarak
ABD ‘de Obama her sene Ramazan ayında Beyaz Sarayda iftar yemeği veriyor ve
burada Müslümanların varlığını kabul eden onları takdir eden bir nevi
kucaklayıcı bir politika izliyor. Hollanda ‘da fırsat eşitliğinin gelmesi
gerektiğini düşünüyorum. Örneğin
eğitimdeki iş gücü piyasasındaki mağduriyet gibi.. İş gücü alanında yaşanan mağduriyetin en büyük sebebi ayrımcılıktır.Bu anlamda devlete çok görev
düştüğünü ve kapsayıcı,kucaklayıcı politikalar izlenmesi gerektiğini
düşünüyorum.’’
Dr. Can ÜNVER (Göç
araştırmacısı,Program Danışmanı)
Eğer yaşadığınız toplumda geneli ilgilendiren sorunlar varsa bu sorunlarla ilgili olarak bir duruşunuz olduğunu ve o duruşunuzla ilgili olarak demokratik haklarınızı kullanmak suretiyle o toplumda söz sahibi olduğunun anlatılması gerekmektedir.
‘’Göçmen algısı bir takım sembollerle oluşuyor.Bu semboller zaman içerisinde oluşuyor ve kolay kolay ortadan kalkmıyor. Algının değişmesi için sadece Türklerin ve göçmenlerin çaba göstermesi yetmiyor. Bu algının değişimine hazır olan bir toplum içerisinde yaşamak gerekiyor. Artık dünyada yeni oluşumlar meydana geliyor dolayısıyla bu yeni oluşumlar içerisinde eskiden kalma,hükmü kalmamış bir takım algıların değişmesi gerekiyor. Bizim Müslüman olmamız belki eğitim düzeyimizin çok iyi olmadığına ilişkin algı bir takım farklı düşüncelerin oluşmasına neden oluyor. Bizim bu algıyı kaldırmak için yapabileceğimiz en etkili şey’’ eğitim seferberliğidir’’.Eğitim seferberliğinden kasıt o ülkenin sunmakta olduğu hizmetlerden, eğitim hizmetlerinden en geniş biçimde yaralanmaktır.İkincisi, toplumu ilgilendiren konularda söz sahibi olmaya çalışmaktır. Eğer yaşadığınız toplumda geneli ilgilendiren sorunlar varsa bu sorunlarla ilgili olarak bir duruşunuz olduğunu ve o duruşunuzla ilgili olarak demokratik haklarınızı kullanmak suretiyle o toplumda söz sahibi olduğunun anlatılması gerekmektedir. Bu algıları bu şekilde kırmak mümkün olacaktır. Avrupada'ki elli küsürlük göç tarihimizin bu zamanlarında önemli bir kırılma meydana gelmektedir.’’
‘’Göçmen algısı bir takım sembollerle oluşuyor.Bu semboller zaman içerisinde oluşuyor ve kolay kolay ortadan kalkmıyor. Algının değişmesi için sadece Türklerin ve göçmenlerin çaba göstermesi yetmiyor. Bu algının değişimine hazır olan bir toplum içerisinde yaşamak gerekiyor. Artık dünyada yeni oluşumlar meydana geliyor dolayısıyla bu yeni oluşumlar içerisinde eskiden kalma,hükmü kalmamış bir takım algıların değişmesi gerekiyor. Bizim Müslüman olmamız belki eğitim düzeyimizin çok iyi olmadığına ilişkin algı bir takım farklı düşüncelerin oluşmasına neden oluyor. Bizim bu algıyı kaldırmak için yapabileceğimiz en etkili şey’’ eğitim seferberliğidir’’.Eğitim seferberliğinden kasıt o ülkenin sunmakta olduğu hizmetlerden, eğitim hizmetlerinden en geniş biçimde yaralanmaktır.İkincisi, toplumu ilgilendiren konularda söz sahibi olmaya çalışmaktır. Eğer yaşadığınız toplumda geneli ilgilendiren sorunlar varsa bu sorunlarla ilgili olarak bir duruşunuz olduğunu ve o duruşunuzla ilgili olarak demokratik haklarınızı kullanmak suretiyle o toplumda söz sahibi olduğunun anlatılması gerekmektedir. Bu algıları bu şekilde kırmak mümkün olacaktır. Avrupada'ki elli küsürlük göç tarihimizin bu zamanlarında önemli bir kırılma meydana gelmektedir.’’
Dr. Veyis GÜNGÖR (Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezi Başkanı)
Hollanda Türk Toplumu daha çok içine kapanık bir yapılanma ve örgütlenmeyi sağlamış durumda. Her ne kadar bedenleri Hollanda da olsa da, gönülleri fikirleri, günlük siyasi gündemi Türkiye'yi takip etmekle geçiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder