4 Haziran 2014 Çarşamba

Biz burada kalıcıyız - 4 Haziran 2014

Geert Wilders
Avrupa parlamentosu seçim sonuçları…  
22-25 Mayıs 2014 tarihleri arasında 28 Avrupa Birliği üyesi ülkede gerçekleştirilen seçimde  Avrupa Birliği karşıtı aşırı sağ ve radikal sol partiler neden yükseliş gösterdi?  Türk seçmenlerin AP seçimlerine katılımı nasıldı?
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde alınan sonuçlar Avrupa Birliği’ni ve Avrupa’da yaşayan Türkleri nasıl etkileyecek?
Hollanda’dan ve Belçika’dan AP seçimlerine katılan Türk kökenli adaylardan hiçbiri parlamentoya girme hakkı kazanamadı. Bu sonuca neden olan etkenler neydi?

Yusuf Çınal /Belçika
Gazeteci

Yusuf Özkan/Hollanda
TRT Muhabiri

Dr. Veyis Güngör
Hollanda Türkevi Başkanı

Dr. Can Ünver
Göç Araştırmacısı
Program Danışmanı

Süre: 50'40"
Yayından;

Dr. Can Ünver

“1957’de Roma Anlaşmasıyla kurulan Avrupa Birliği yetkileri artan kurumlarıyla yoluna devam ediyor. Emin adımlarla gelişmeye devam ediyor. Bu gelişme sırasında üye ülkelerin halklarının çoğunda bazı tereddütler, tedirginlikler oluştu. Kendi ülkelerindeki hükümranlıklarının büyük ölçüde Belçika’daki bürokrasi tarafından gasp edildiği düşüncesi hâkim bazı kesimlerde. Avrupa Birliği’nin, demokratik bir yapı olmasını sanki tehlikeye düşürüyor gibi bir durum ortaya çıktı. Avrupa Parlamentosu seçimleri yapıldı yine yakında. Birçok ülkede bu tedirginlikten ötürü katılım oranları çok yüksek değil. Ülkelerin birçoğunda bazı şaşırtıcı denebilecek sonuçlar ortaya çıktı. Bu da aşırı sağ ve aşırı sol meselesidir.

Özellikle son 2008 krizinden itibaren Avrupa’da ortaya çıkan büyük halk kitlelerini de rahatsız eden kemer sıkma politikaları, Yunanistan’ı, İtalya’yı, Portekiz’i ve İspanya’yı ayakta tutmak için yapılanlar insanları çok tedirgin etti. Büyük halk kitlelerinin Avrupa’ya olan inancında da bir eksilme var. Dolayısıyla bu bir şekilde sandığa da yansıyor. Aşırı sağ partilerin moral kazandıklarını görmek mümkün.

Belçika giderek özellikle yabancıların ülke siyasetine katılımı konusunda bir örnek ülke haline geliyor. Diğer ülkelerle mukayese edildiğinde Belçika övgüyü hak ediyor diye düşünüyorum.
Avrupa Parlamentosunun yetkileri arttırıldı. Demokratik gücü biraz daha eline alır hale getirildi. Ona rağmen çok ikna edici değil. Yapılan tüm propaganda faaliyetleri insanları ikna etmiyor. Bu sadece Türklere mahsus bir durum değil.’’

Yusuf Çınal 
“Belçika üç seçimi birden yaptı. Hem Avrupa Parlamentosu seçimleri, hem federal seçimler, hem de bölge parlamentosu seçimleri yapıldı. Üç siyasi bölgeli Belçika’da Avrupa Parlamentosuna gönderilecek yirmi bir üye için seçim yapıldı. Milliyetçi cephe biraz daha kazançlı çıktı. Muhafazakârlar ve sosyalistler sandalyelerini korudular. Ama Belçika’da yaşayan 230 bin Türk açısından Belçika’da yapılan üç siyasi bölge seçiminin çok önemli sonuçları var. Bir kere Türkler Flaman bölge parlamentosuna bir Türk kökenliyi gönderdi. Bu çok önemli bir seçim. Brüksel bölgesinde daha önce üç Türk kökenlimiz vardı. Şimdi sayımız dört oldu. Ama ülke genelinde federal parlamentosunda Türklerin üç Türk kökenli temsilcisi vardı. Bu sayı altı oldu. Yani vatandaşımız tercihini çok olumlu kullandı. Ama Avrupa Parlamentosu için Belçika’daki Türk kökenlilerin tercihli oyları şu an yeterli değil. Avrupa Birliği ülkelerine baktığımız zaman Belçikalı Türkler gerçekten çok iyi bir dayanışma örneği gösterdiler ve kendi temsilcilerini Belçika’nın üç siyasi bölgesine gönderdiler. Bir bölgemiz var. Belçika’nın maden bölgesi Limburg’da aşağı yukarı 40 bini aşkın Türk kökenli yaşıyor. Orada da çok genç adaylarımız vardı. Ama maalesef Limburg’dan temsilci seçmeyi başaramadık.
Avrupa Parlamentosu seçimleri 2009 yılından sonraki en düşük oranla gerçekleşti.

Brüksel’de camdan saraylarda alınan kararlar özellikle seçmenleri tedirgin etmeye başladı. Özellikle ülkelerdeki ekonomik krizler, işsizlik, özelleştirmeler, ağır liberalizmin getirdiği sorunlara siyasetin çözüm getirememesi seçimleri farklı yöne doğru yönlendiriyor. Burada seçmen şu mesajı veriyor: Artık siz de kendinizi sorgulayın, daha şeffaf daha paylaşmacı daha uzlaşmacı yönetimler sizlerden bekliyoruz. Avrupa Birliğinin ağır getirileri var. Bu ağır getirilere her gün yeni vergilerin eklenmesi insanları gelecek açısından tedirgin etmeye başladı.
Avrupa Parlamentosu seçimlerinin Türkiye açısından yansımasına bakacak olursak çok olumlu sözler söyleyemeyeceğiz. Özellikle bugünden itibaren Türkiye’nin demokrasisi, otoriter yapısı sorgulanmaya başladı. Bu da Avrupa’daki Türkiye dostlarının elini zayıflatmaya başladı. Türkiye’nin Brüksel’de işi pek kolay olmayacak diye düşünüyorum.’’

Yusuf Özkan
“Diğer ülkelerin aksine anketlerini yanılttı. Biraz daha iyimser bir tablo çıktı; çünkü seçim öncesi yapılan kamuoyu yoklamalarında Avrupa karşıtı söylemi ile dikkat çeken Geert Wilders liderliğindeki Özgürlükler Partisi açık ara önde görünüyordu. Ancak seçimden en büyük kaybı bu parti yaşayarak çıktı. Bu seçimde % 5 oranında oy kaybetti. Geçen seçimin birincisi Hıristiyan Demokratlardı. Aynı oranda oy kaybettiler; ancak ona rağmen beş milletvekili çıkarmayı başardılar. Hıristiyan Demokratların ardından son dönemde başarılı sonuçlar alan Sol Liberaller D66 Partisi seçimin en fazla oy toplayanı oldu. Wilders ile birlikte 4’er milletvekili çıkardılar.

Burada önemli nokta Wilders’ın oy kaybetmesiydi. Aynı hafta Suudi Arabistan, Wilders’ın bir süre önce yaptığı bir kampanya nedeniyle Hollanda’ya ekonomik yaptırım uygulama kararı almıştı. Wilders, Suudi Arabistan bayrağını andıran yeşil zemin üzerine beyaz yazıyla İslam’a hakaretler içeren birtakım etiketler bastırmış, onları dağıtmıştı. Bu nedenle iki ülke arasında bir kriz yaşanıyordu. Hollanda’da seçim sonuçları hemen açıklanırdı. 22 Mayısta yapılan seçim ilk kez açıklanmadı. Burada tabii Brüksel’in uyarısı vardı. Ama asıl önemlisi sandık başı anketleriydi; çünkü anketlerde Wilders’ın ırkçı partisinin aşırı düşüş yaşadığı açıklanmıştı. Hollanda bunu kullandı ve Suudi Arabistan yönetimine bu söylemleri halkımız da desteklemiyor mesajı verdi.

Listelerde 6 Türk kökenli aday vardı. Ancak hiçbirisi direkt seçilme şansı olan yerlere konulmadı. Hollanda’da 230 bin Türk kökenli seçmen var. Adayların seçilebilmeleri için 20 bin civarında oy almaları yeterliydi; ancak bu mümkün olmadı. Hiçbirisi seçilemedi. Tabii aslında burada iki tarafı da sorgulamak gerekiyor. Partiler bu anlamda çok da istekli değildi, seçilebilecek bir yere Türk aday koymadılar.
Özellikle ekonomik krizden sonra diğer bütün Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Hollanda toplumunda da Avrupa Birliğine ve Avrupa para birliğine karşı bir tepki oluştu. Şu anda yaşanan bütün sıkıntıların sorumlusu avro olarak görülüyor.’’

Dr. Veyis Güngör 
“Hollanda’da % 63 oranında vatandaş sandığa gitmedi. Çok düşük bir katılım oldu. Dolayısıyla bu da küçük partilerin işine yaradı. Yedi ayrı Türk kökenli arkadaşımız farklı partilerde mücadele ettiler. Gözlemlediğim kadarıyla çok ciddi bir kampanya yaptılar. Sivil toplum kuruluşlarının kendilerine sunmuş oldukları imkânları çok iyi değerlendirmelerine rağmen sonuç maalesef yedi kişiden bir tanesi bile Avrupa Parlamentosuna girecek oyu alamadı. Bu ciddi bir sorun. Bunu hem medya için hem sivil toplum hem de siyasette etkin olan arkadaşlarımız için bir ev ödevi olarak algılıyorum.

Toplam olarak 35 bine yakın oy kullanıldı. Bu normal şartlarda iki milletvekilini Avrupa Parlamentosuna gönderecek yeterlilikte bir oy; ancak bu oyların yediye bölünmesi bu şansı engelledi.’’

Derleyen: Zeynep Gözde Kozlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder