Geert Wilders |
Avrupa parlamentosu seçim sonuçları…
22-25 Mayıs 2014 tarihleri arasında 28 Avrupa Birliği üyesi ülkede gerçekleştirilen seçimde
Avrupa Birliği karşıtı aşırı sağ ve radikal sol partiler neden yükseliş gösterdi?
Türk seçmenlerin AP seçimlerine katılımı nasıldı?
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde alınan
sonuçlar Avrupa Birliği’ni ve Avrupa’da yaşayan Türkleri nasıl etkileyecek?
Hollanda’dan
ve Belçika’dan AP seçimlerine katılan Türk kökenli adaylardan hiçbiri
parlamentoya girme hakkı kazanamadı. Bu sonuca neden olan etkenler neydi?
Yusuf Çınal /Belçika
Gazeteci
Yusuf
Özkan/Hollanda
TRT Muhabiri
Dr. Veyis Güngör
Hollanda Türkevi BaşkanıDr. Can Ünver
Göç Araştırmacısı
Program Danışmanı
Süre: 50'40"
Yayından;
Dr.
Can Ünver
“1957’de Roma Anlaşmasıyla kurulan Avrupa Birliği yetkileri artan
kurumlarıyla yoluna devam ediyor. Emin adımlarla gelişmeye devam ediyor. Bu
gelişme sırasında üye ülkelerin halklarının çoğunda bazı tereddütler,
tedirginlikler oluştu. Kendi ülkelerindeki hükümranlıklarının büyük ölçüde
Belçika’daki bürokrasi tarafından gasp edildiği düşüncesi hâkim bazı
kesimlerde. Avrupa Birliği’nin, demokratik bir yapı olmasını sanki tehlikeye
düşürüyor gibi bir durum ortaya çıktı. Avrupa Parlamentosu seçimleri yapıldı
yine yakında. Birçok ülkede bu tedirginlikten ötürü katılım oranları çok yüksek
değil. Ülkelerin birçoğunda bazı şaşırtıcı denebilecek sonuçlar ortaya çıktı.
Bu da aşırı sağ ve aşırı sol meselesidir.
Özellikle son 2008 krizinden itibaren Avrupa’da ortaya çıkan büyük halk
kitlelerini de rahatsız eden kemer sıkma politikaları, Yunanistan’ı, İtalya’yı,
Portekiz’i ve İspanya’yı ayakta tutmak için yapılanlar insanları çok tedirgin
etti. Büyük halk kitlelerinin Avrupa’ya olan inancında da bir eksilme var.
Dolayısıyla bu bir şekilde sandığa da yansıyor. Aşırı sağ partilerin moral
kazandıklarını görmek mümkün.
Belçika giderek özellikle yabancıların ülke siyasetine katılımı konusunda
bir örnek ülke haline geliyor. Diğer ülkelerle mukayese edildiğinde Belçika
övgüyü hak ediyor diye düşünüyorum.
Avrupa Parlamentosunun yetkileri arttırıldı. Demokratik gücü biraz daha
eline alır hale getirildi. Ona rağmen çok ikna edici değil. Yapılan tüm
propaganda faaliyetleri insanları ikna etmiyor. Bu sadece Türklere mahsus bir
durum değil.’’
Yusuf
Çınal
“Belçika üç seçimi
birden yaptı. Hem Avrupa Parlamentosu seçimleri, hem federal seçimler, hem de
bölge parlamentosu seçimleri yapıldı. Üç siyasi bölgeli Belçika’da Avrupa Parlamentosuna
gönderilecek yirmi bir üye için seçim yapıldı. Milliyetçi cephe biraz daha
kazançlı çıktı. Muhafazakârlar ve sosyalistler sandalyelerini korudular. Ama
Belçika’da yaşayan 230 bin Türk açısından Belçika’da yapılan üç siyasi bölge seçiminin
çok önemli sonuçları var. Bir kere Türkler Flaman bölge parlamentosuna bir Türk
kökenliyi gönderdi. Bu çok önemli bir seçim. Brüksel bölgesinde daha önce üç
Türk kökenlimiz vardı. Şimdi sayımız dört oldu. Ama ülke genelinde federal
parlamentosunda Türklerin üç Türk kökenli temsilcisi vardı. Bu sayı altı oldu.
Yani vatandaşımız tercihini çok olumlu kullandı. Ama Avrupa Parlamentosu için
Belçika’daki Türk kökenlilerin tercihli oyları şu an yeterli değil. Avrupa
Birliği ülkelerine baktığımız zaman Belçikalı Türkler gerçekten çok iyi bir
dayanışma örneği gösterdiler ve kendi temsilcilerini Belçika’nın üç siyasi
bölgesine gönderdiler. Bir bölgemiz var. Belçika’nın maden bölgesi Limburg’da
aşağı yukarı 40 bini aşkın Türk kökenli yaşıyor. Orada da çok genç adaylarımız
vardı. Ama maalesef Limburg’dan temsilci seçmeyi başaramadık.
Avrupa Parlamentosu
seçimleri 2009 yılından sonraki en düşük oranla gerçekleşti.
Brüksel’de camdan
saraylarda alınan kararlar özellikle seçmenleri tedirgin etmeye başladı.
Özellikle ülkelerdeki ekonomik krizler, işsizlik, özelleştirmeler, ağır
liberalizmin getirdiği sorunlara siyasetin çözüm getirememesi seçimleri farklı
yöne doğru yönlendiriyor. Burada seçmen şu mesajı veriyor: Artık siz de
kendinizi sorgulayın, daha şeffaf daha paylaşmacı daha uzlaşmacı yönetimler
sizlerden bekliyoruz. Avrupa Birliğinin ağır getirileri var. Bu ağır getirilere
her gün yeni vergilerin eklenmesi insanları gelecek açısından tedirgin etmeye
başladı.
Avrupa Parlamentosu
seçimlerinin Türkiye açısından yansımasına bakacak olursak çok olumlu sözler
söyleyemeyeceğiz. Özellikle bugünden itibaren Türkiye’nin demokrasisi, otoriter
yapısı sorgulanmaya başladı. Bu da Avrupa’daki Türkiye dostlarının elini
zayıflatmaya başladı. Türkiye’nin Brüksel’de işi pek kolay olmayacak diye
düşünüyorum.’’
Yusuf
Özkan
“Diğer ülkelerin aksine
anketlerini yanılttı. Biraz daha iyimser bir tablo çıktı; çünkü seçim öncesi
yapılan kamuoyu yoklamalarında Avrupa karşıtı söylemi ile dikkat çeken Geert
Wilders liderliğindeki Özgürlükler Partisi açık ara önde görünüyordu. Ancak
seçimden en büyük kaybı bu parti yaşayarak çıktı. Bu seçimde % 5 oranında oy
kaybetti. Geçen seçimin birincisi Hıristiyan Demokratlardı. Aynı oranda oy
kaybettiler; ancak ona rağmen beş milletvekili çıkarmayı başardılar. Hıristiyan
Demokratların ardından son dönemde başarılı sonuçlar alan Sol Liberaller D66
Partisi seçimin en fazla oy toplayanı oldu. Wilders ile birlikte 4’er
milletvekili çıkardılar.
Burada önemli nokta
Wilders’ın oy kaybetmesiydi. Aynı hafta Suudi Arabistan, Wilders’ın bir süre
önce yaptığı bir kampanya nedeniyle Hollanda’ya ekonomik yaptırım uygulama
kararı almıştı. Wilders, Suudi Arabistan bayrağını andıran yeşil zemin üzerine
beyaz yazıyla İslam’a hakaretler içeren birtakım etiketler bastırmış, onları
dağıtmıştı. Bu nedenle iki ülke arasında bir kriz yaşanıyordu. Hollanda’da
seçim sonuçları hemen açıklanırdı. 22 Mayısta yapılan seçim ilk kez
açıklanmadı. Burada tabii Brüksel’in uyarısı vardı. Ama asıl önemlisi sandık
başı anketleriydi; çünkü anketlerde Wilders’ın ırkçı partisinin aşırı düşüş yaşadığı
açıklanmıştı. Hollanda bunu kullandı ve Suudi Arabistan yönetimine bu
söylemleri halkımız da desteklemiyor mesajı verdi.
Listelerde 6 Türk
kökenli aday vardı. Ancak hiçbirisi direkt seçilme şansı olan yerlere
konulmadı. Hollanda’da 230 bin Türk kökenli seçmen var. Adayların
seçilebilmeleri için 20 bin civarında oy almaları yeterliydi; ancak bu mümkün
olmadı. Hiçbirisi seçilemedi. Tabii aslında burada iki tarafı da sorgulamak
gerekiyor. Partiler bu anlamda çok da istekli değildi, seçilebilecek bir yere
Türk aday koymadılar.
Özellikle ekonomik
krizden sonra diğer bütün Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Hollanda toplumunda da
Avrupa Birliğine ve Avrupa para birliğine karşı bir tepki oluştu. Şu anda
yaşanan bütün sıkıntıların sorumlusu avro olarak görülüyor.’’
Dr.
Veyis Güngör
“Hollanda’da % 63
oranında vatandaş sandığa gitmedi. Çok düşük bir katılım oldu. Dolayısıyla bu
da küçük partilerin işine yaradı. Yedi ayrı Türk kökenli arkadaşımız farklı
partilerde mücadele ettiler. Gözlemlediğim kadarıyla çok ciddi bir kampanya
yaptılar. Sivil toplum kuruluşlarının kendilerine sunmuş oldukları imkânları
çok iyi değerlendirmelerine rağmen sonuç maalesef yedi kişiden bir tanesi bile
Avrupa Parlamentosuna girecek oyu alamadı. Bu ciddi bir sorun. Bunu hem medya
için hem sivil toplum hem de siyasette etkin olan arkadaşlarımız için bir ev
ödevi olarak algılıyorum.
Toplam olarak 35 bine
yakın oy kullanıldı. Bu normal şartlarda iki milletvekilini Avrupa
Parlamentosuna gönderecek yeterlilikte bir oy; ancak bu oyların yediye
bölünmesi bu şansı engelledi.’’
Derleyen: Zeynep Gözde Kozlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder